Uzun zamandır gezilere katılamadığımız için Mayıs ayının
sonunu dört gözle bekliyorduk. Hem sınavların bitişini kutlayacak hem de yeni
yerler görmenin heyecanı vardı ikimizde de. Sonunda Fethiye gezimizin zamanı
geldi. Eskişehir’den yaklaşık 8 saatlik yolculuk sonunda Fethiye turumuza
başladık. Fethiye turu yazısını birkaç
bölümde yazacağım ki çok uzun olmasın.
İlk durağımız Saklıkent Kanyonu. Fethiye’nin bitişi ile
Antalya’nın başlangıcı olan bir kanyon burası. Fethiye’ye olan uzaklığı 50 km ,
Kaş’a olan uzaklığı ise 75 km.
Saklıkent Kanyonunun keşfedilmesi çok yakın tarihe
dayanıyor. 1980’ler de keşfedilen Saklıkent’in hikayesi bir rivayete göre bir
çoban kaçan koyununu ararken bu kanyona denk geliyor. Köy halkının merak konusu
olmasıyla Çevre ve Orman Bakanlığı Saklıkent Kanyonunu Milli Park olarak ilan
ediyor.
Saklıkent Kanyonu Türkiye’nin en uzun kanyonu olarak
biliniyor. 15 km uzunluğunda olup yer yer kayaların yüksekliği 600m bulduğu
söyleniyor.
Milli Park girişinde arabanızı park edebileceğiniz büyükçe
bir otopark bulunuyor. Fakat milli parkın üzerinden geçerek dar bir köprüden
araba ile devam ettiğinizde orada da otoparklar bulunuyor. Milli parka müze
kartı ile giriş ücretsiz. Müze kartımız yok diyorsunuz öğrenci 3tl tam ise 6tl.
Saklıkent Kanyonu’na girerken dikkat etmeniz gereken en
önemli noktalardan biri kıyafet. Eğer kanyonda yürümeyi düşünüyorsanız
yanınızda yedek kıyafet getirmeyi unutmayın. Çünkü soğuk su ile ıslandığınızda
üşüyüp serin hava ile hasta olmanızı istemeyiz. Diğer bir önemli konu iste
ayakkabı. Spor ayakkabı , sandalet veya terlik gibi ayakkabılar ile kanyonda
ilerlemeniz mümkün değil. Su o kadar hızlı akıyor ki terliğinizi alıp
götürebilir. Bu yüzden deniz ayakkabısı dediğimiz ayakkabılardan edinmenizi
öneriyorum. Eğer unutursanız kanyon girişinde 4 tl’ye kiralayabilir veya 10
tl’ye satın alabilirsiniz.
Kıyafetiniz hazır artık içeri girmeye hazırsanız yanınıza
çanta tarzı değerli eşyalarınızı arabada bırakmanızı öneririm. Çünkü kanyonda
belinizden yukarı kadar ıslanacağınız yerler olacaktır. Kıyafetleriniz ,
ayakkabılarınız hazır ; ücretide ödeyerek kanyona giriş yaptığınız da sizi uzun
bir asma köprü bekliyor. Köprüyü geçtiğinizde hızlı akan buz gibi su ile karşı
karşıya kalıyorsunuz.
Milli parkın içinde küçük bir kafede bulunuyor. Eğer
kanyonda ilerlemeyerek sadece oranın havasını almak istiyorsanız burada
oturarak kahvenizi yudumlayabilirsiniz.
Saklıkent kanyonu’na ikinci kez gelişim oluyor. İlk geldiğimde
akşam soğuk sudan dolayı midemi üşüttüğüm için biz Ufuk ile birlikte kanyon da
ilerlememeyi karar verdik. Çünkü suyun soğukluğu rehberimizin dediğine göre
yaklaşık 5-6 dereceydi. Hasta olmayı göze alamamıştık. Bu yüzden o havanın ,
sesin tadını çıkardık.
Fakat karşıya geçmek isterseniz bir halat yardımı ile
karşıya geçiyorsunuz ve kanyonda yürümeye devam ediyorsunuz. Biz mayıs ayı
sonunda gittiğimiz için su oldukça soğuktu, yaz sonu gibi giderseniz su 13
dereceleri bulduğu söyleniyor. Kanyonda ilerleyip sona geldiğinizde bir çamur
banyosu da yapmanız mümkün. Biz gitmemiş olsak ta rehberimizin verdiği
bilgilere göre güzel bir yolculukmuş.
Mavi tshortlü adam fotoğraf çekmek için orada yerini alıyor ve siz halata tutunarak ilerliyorsunuz. :) |
Taşların arasında çıkan buz gibi suları izledikten sonra ,
yer yer şelaleri izleyerek dönüş yolculuğuna geçtik. Saklıkent kanyonunun buz
gibi sularında rafting yapma şansınızda var. Rafting dışında restoranların
bulunduğu bölümde farklı farklı spor aktiveleri bulunuyor.
Kanyondan çıktıktan sonra bir köprü geçerek restoranlara ve
hediyelik eşya satan yerlere ulaşabilirsiniz. Restoranlarda yemek olarak balık
, köfte, gözleme gibi çeşitler bulunuyor. Biz sabah gittiğimiz için açık büfe
kahvaltıda mevcuttu. Yani günün hangi saat diliminde giderseniz gidin karnınızı
doyuracak bir şeyler bulmanız mümkün.
Fethiye’de veya Kaş’ta tatil yapıyorsunuz ve sıcağından
bunalıyorsanız bir günlük kısa bir gezinti için Saklıkent ideal bir yer. Yalnız
çocuk ile gezilebilecek bir yer olmadığını söylemeliyim.
Türkiye’nin bir güzelliğini daha birlikte görmenin mutluluğu
ile yolculuğumuza devam ediyoruz. Sırada Xanthos Antik Kenti ve Patara Plajı
var. :)
İnstagram : minebasarn
Facebook : Mine Başaran
Mail : minebsrn4@gmail.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder