Çok uzun zamandır Ankara’yı görmeyi istiyordum. Fakat
kalabalık bizim gözümüzü hep korkutuyordu ve bu yüzden Ufuk’u ikna etmek hiç
kolay değildi. 1 yılın sonunda Ufuk kendisi Ankara’ya gitmeyi teklif edince
tabi ki hemen üzerine atladım.
Erteleye erteleye bir hafta sonu kendimizi sonunda Ankara da
bulduk. Atamızın yadigari başkent Ankara. Elimizde bir sürü gezecek müze ,
camii ve en önemlisi Anıtkabir listesi vardı. Tüm her birini gezmek için
kendimize 2 gün ayırmıştık. 2 gün dolu dolu bir şekilde Ankara’nın sokaklarında
gezmeye hazırdık.
Sabahın 5’de kalkıp (gezmek olmasa asla kalkmayacağımız bir
saat) hazırlanıp , tren garına doğru yola çıktık. 06.20’de hareket eden hızlı
trenimize binip 1 saat 25 dakika sonra kendimizi Ankara garında bulduk. Tren
yolculuğu seven biz için bu yolculuk çok hızlı geçmişti. Düşündüğümüzden daha çabuk gitmiştik ve 07.45
civarında Ankara’da gezmeye başlamıştık. Öncelikle yeni gar da inince nereye
geldik biz böyle dediğimiz oldu. Çok erken olduğu için henüz hiçbir yer
açılmamıştı.
Yeni gar’dan eski gar’a geçtik ve TCDD Tarihi Lokomotif
Müzesi’ni gezmeye karar verdik. Listemizin başında yer alan müze tabi ki saat
erken olduğu için kapalıydı. Dönüş yolculuğunda ise garda gezinti yaparken
Atatürk’ün Türkiye seyahatlerinde kullandığı vagonu görme şansımız oldu.
Gar’a çok yakın bir diğer müze Direksiyon Binası. Türkiye
Büyük Millet Meclisi’nin oluşturulması ile bugünün her yıl Milli Egemenlik ve
Çocuk Bayramı olarak kutlanmasının kararı bu binada alınmış. 1964 yılında müze
olarak hizmete açılmış bu müze ne yazık ki günümüzde kapalı. Dışarıdan görmüş
olduğumuz bu binanın içerisine girme şansınız olmadı. Sabah gelir gelmez daha
iki müzeyi listeden çıkardık fakat ikisini de dışarıdan gördüğümüz için biraz
üzgün bir şekilde yolumuza devam ettik.
Kısa bir yürüyüş sonrasında kendimizi Etnografya Müzesi’nde
bulduk.
Türk sanatının Selçuklu Devrinden günümüze kadar devam eden bir çok
örnekleri bu müzede sergilenmekte. Koleksiyonda Anadolu’nun çeşitli yörelerinden
toplanmış ; çini , ahşap , cam işçiliği , yazı sanatı gibi bir çok detay
bulunuyor.
Müzenin bir diğer özelliği ise Mustafa Kemal Atatürk’ün
naaşı 1938’den 1953’e kadar Anıtkabir’e nakledine kadar bu müzede kalmış
olması. Bu bölüm ise Atatürk’ün anısına hala kabir şeklinde korunmakta. Müze’ye girişte müze kart geçerli. Eğer müze
kartınız yoksa 10 TL’lik bir giriş ücreti bulunuyor.
Öğlen saatlerine yaklaştığımız sırada biraz geziye mola
verip , dinlenmek ve özellikle ısınmak için soluğu hotel de aldık. Öğlenden
sonraki gezi listemizde bizi heyecanlandıran müzeler bulunuyordu. Bunun için
biraz enerji toplamamız gerekiyordu.
Kısa bir mola sonunda Ankara gezisine kaldığımız yerden devam ediyoruz. Enerjimizi topladıktan sonra otele yakın
olan müzeleri gezmeye koyulduk.
Google maps’i açtık ve Anadolu Medeniyetler Müzesine doğru
yolu tuttuk. Ama o kadar bayır çıkıyorsunuz ki artık yorulmamanız elde değil. Teşekkür
ederiz Google Maps. :)
Anadolu Medeniyetler Müzesi’ne geldiğimizde bizi büyük bir
kalabalık karşıladı. Uzunca bir sıra oluşuyordu , birçok otobüs müzenin önünde
park edilmişti. Anlayacağınız üzere gezi gruplarının durak noktalarından
biriydi bu müze.
Bizde tam bu sıra ne zaman biter diye düşünürken bireysel
gelenler öne geçtiğini gördük ve hemen kendimizi müzenin içerisinde bulduk. Bu
arada müzeye giriş ücreti 30 TL, müze kart geçerli.
Paleolitik Çağ’dan günümüze kadar geçen uzun süreçte
Anadolu’da hakimiyet kuran medeniyetler ve Ankara’nın gelişi hakkında değerli
bilgiler aktarıyor. Müzede tarihi çağlara ışık tutun birçok bölüm
bulunuyor. Eski Mahmutpaşa Bedesteni ve
Kurşunlu Han binalarında hizmet veriyor. 1938 yılında restorasyon çalışmaları
başlanmış ve 1968 yılında müze olarak ziyaretçilerine açılmış.
Ankara'da yarım günümüz biterken , Ankara Gezisi'nin birinci bölümü de bitiyor. Gezinin devamında bizi çok şaşırtan şeyler oldu. İşte onlar için bir
sonra ki yazımızı okumalısınız.
Haftaya bir sonra ki yazımızda görüşmek üzere.
İyi gezmeler…
Facebook : Mine Başaran
Mail : minebsrn4@gmail.com
Mail : minebsrn4@gmail.com
Ankara Kedisi :) |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder