Eskişehir çevresinde olan şehirleri gezmeye devam ediyoruz.
Bu kez günübirlik olarak gezi rotamızı Bilecik’e çevirdik. Çorlu’ya gidip
gelirken tabelalarının sürekli karşımıza çıktığı Bilecik’i gezmesek ayıp olur
diye düşünüp Bilecik’te gezilecek yerler listesini çıkardıktan sonra yola
koyulduk.
İşte burada bir sorun çıkmıştı. Çünkü biz Google Maps’ten
rotamızı oluştururken merkezde olan eski otogara göre oluşturmuştuk. Yeni otogar
şehir dışında olduğu için ve gideceğimiz yere 8km uzaklıkta olduğu için mecbur ya
minibüs , ya dolmuşla yada taksiyle gidecektik. Fakat bir sorun daha vardı yeni
otogarda bankamatik olmadığı için para çekecek yerde yoktu. Mecbur otogarda
gördüğümüz (tek) taksiye bindik ve merkezde bankamatiklerin orda indik. Taksi
Eskişehir’e göre biraz pahalı tuttuğunu söylemeden geçemeyeceğim. Neyse ki
sonunda gezimize başladık.
Bilecik’in en önemli özelliği Osman Bey tarafından 1299
yılında Osmanlı İmparatorluğu’nun doğduğu şehir olarak bilinmesi. İlk durağımız
Bilecik Müzesi oluyor. Mülkiyet hazinesi olan bina , 1794 yılında jandarma
binası olarak inşa edilmiş. 1921-1922 yıllarında yıkılıp tekrar inşa ederek üst
katı adliye , alt katı ise hapishane olarak kullanılmış. 2007’den itibaren ise
müze olarak halka hizmet vermeye başlamış.
Bilecik Müzesi’nin alt katında arkeolojik eserler bulunurken
üst katında etnografik eserler bulunuyor.
İçerisinde Osmanlı odası , gelin odası , selamlık odası , oba kültürü
odası , cam eserleri odası , haremlik odası , mutfak , kilimler , silahlar ,
dokumalar gibi birçok eşya bulunuyor. Girişi ücretsiz olan müze Bilecik’e
gitmişken mutlaka ziyaret edilmesi gereken yerlerden biri.
Bilecik Müzesi çıkışında gezeceğimiz diğer tarihi eserlere
doğru yola koyuluyoruz. Birçoğu birbirine çok yakın olan eserlere 700m yürüyerek ulaşıyoruz. İlk olarak Osmanlı Padişahları Tarih Şeridini
ziyaret ediyoruz.
Ufuk tek tek çoğunu okumuş olsa da ben birkaçını okumak ile yetindim çünkü tarihe pek fazla ilgim olduğu söylenmez. İlginç olan olayları Ufuk’un bana anlatması benim için daha ilgi çekici oluyor. Her padişahın resmi ve bilgilerinin okurken mehter marşaları da gezintimize eşlik ediyor.
Osmanlı Padişahları Şeridini gezerken tam karşıda dağ
üzerinde bulunan Zincirlik Kaya dikkatimi çekiyor ve aslında onunda bir
hikayesi olduğunu öğreniyoruz. Aslında kesin bir bilgi veya belge olmamakla
birlikte farklı farklı rivayetler bulunuyormuş. İşte bunlardan biri Osmanlı
döneminde depremden etkilenmesi nedeniyle zincirlerin bağlandığı , infazların yaptığı ve kervan yolunu
kullananların rahatlaması amacıyla zincirlendiği düşünülüyormuş. Bizim kaya
üzerinde gördüğümüz zincir ise sembolikmiş.
Tüm bunların yanında birde Orhan Gazi Camiisi bulunuyor.
Bizim gittiğimiz saatlerde mevlüt olduğu için camiyi gezme fırsatımız olmuyor.
Fakat orada ki edindiğimiz bilgiye göre 1392 yılında Yıldırım Beyazıt
tarafından inşa edilmiş. Yıldırım Beyazıt dedesi Orhan Gazi adına yaptığı bu
camiinin en önemli özelliği ilk kubbeli camii olmasıymış. Aynı zamanda
kubbeleri kurşunla kaplı olduğu için camiinin diğer bir adı da Kurşunlu Camii.
Birbirine yakın olan yerleri gezdikten sonra hediyelik eşya
satılan yerleri dolaşıyoruz ve listemizde bulunan Tarihi Küçük Hamamı’n
hediyelik eşya dükkan olduğunu fark ediyoruz. Ufak bir gezinti sonrası oradan
ayrılıyoruz. Bu arada karnı acıkanlar için gözleme , tost yapan bir kafenin de
bulunduğunu söylemeliyim.
Bilecik Kedileri |
İnstagram : minebasarn
Facebook : Mine Başaran
Mail : minebsrn4@gmail.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder