Saklıkent Kanyonundan sonra ki durağımız bir antik kentti.
Ufuk ile ben Efes Antik kentini gezdikten sonra Antik Kentleri gezmeyi , hikayelerini
merakla dinlediğimizi fark ettik bu yüzden Xanthos Antik Kentine doğru yol
alırken ufaktan heyecanlanmıştık. Fethiye’ye 46 km uzaklığında, Kınık köyü
yakınlarında bulunan Xanthos Antik Kenti Fethiye ile Antalya arasında sınır
bölgesinde yer alır ve Antalya iline bağlıdır.
Xanthos nehrinin kıyılarında kurulduğu için bu ismi
almıştır. Likya birliğini oluşturan 23 kentin merkezi ve başkenti Xanthos Antik
Kentidir. Likya’nın dini ve idari merkezidir. M.Ö. 545’e kadar bağımsız olan
kent , sonrasında Perslerin bir çok saldırısına uğramış ve onların egemenliği
altına girmiştir.
Xanthos kentinin erkekleri Perslerin saldırıları karşısında
durumlarının kötüye gittiğini görünce kadınları , çocukları ve mallarını ateşe
vermiş ve kendileri ölene kadar Perslerle savaşmışlardır. Bu korkunç olay
sırasında kentte bulunmayan 80 aile dışında herkes Perslere yenik düşmüştür.
Daha sonra 80 aile şehre gelerek tekrar şehri imar etmiştir.
İkinci , üçüncü felaket derken her seferinde şehir yanıp
tekrar eski haline getirilmeye çalışılmıştır. M.Ö. 2.yüzyılda Likya Birliğinin
başkenti olmuştur. Şehir sürekli aynı hikayeyi bir çok kez yaşamıştır. Şehir
yeşiller ve birkaç kalıntılar ile kalmıştır.
Kalıntıların arasında Roma
tiyatrosunun oturma sıraları korunmuş fakat sahnesi yıkılmıştır. Tiyatronun
batısında iki tane Likya anıt mezarının kopyası durmaktadır. Bu anıtların
asıllarının biri Londra’da diğeri de İstanbul’da sergilenmektedir.
Efes , Hiearapolis antik kenti gibi bir antik kent
kalıntıları bulmanız mümkün değil. Fakat orada yaşayanların kendilerini yakarak
kentine sahip çıkmaları gerçekten unutulmaz bir hikaye. Savaşçı bir toplummuşXanthoslular.
Xanthoslular ait şiir ise ;
Evlerimizi mezar
yaptık,
Ve mezarlarımızı kendimize ev…
Evlerimiz ateşe verildi,
Ve mezarlarımız yağmalandı…
Yüksek tepelere sığındık,
Yerine dibine saklandık,
Su içinde gizlendik,
Geldiler ve bizi buldular…
Bizi yaktılar ve yok ettiler,
Bizi yağmaladılar…
Ve biz,
Analarımızın uğruna,
Kadınlarımızın uğruna…
Ve biz,
Onurumuz uğruna,
Ve özgürlüğümüzün…
Biz, bu toprakların insanları,
Topluca intiharı aradık
Arkamızda bir ateş bıraktık,
Hiç sönmeyecek…
Ve mezarlarımızı kendimize ev…
Evlerimiz ateşe verildi,
Ve mezarlarımız yağmalandı…
Yüksek tepelere sığındık,
Yerine dibine saklandık,
Su içinde gizlendik,
Geldiler ve bizi buldular…
Bizi yaktılar ve yok ettiler,
Bizi yağmaladılar…
Ve biz,
Analarımızın uğruna,
Kadınlarımızın uğruna…
Ve biz,
Onurumuz uğruna,
Ve özgürlüğümüzün…
Biz, bu toprakların insanları,
Topluca intiharı aradık
Arkamızda bir ateş bıraktık,
Hiç sönmeyecek…
Xanthos Antik Kentinden sonra ki
durağımız ise Patara plajıydı..Patara plajına girmek için belli bir ücret
ödeyerek giriyorsunuz. Büyükçe bir otoparkı var. Arabadan inip plaja doğru
yaklaşık 200m tahta bir yoldan ilerliyorsunuz. Karşınıza büyükçe bir sahil
çıkıyor. 12km uzunluğundaki kumsalın kumu incecik , denizi ise sığdı.
Aynı zaman da Patara plajına
akşamları caretta carettelerın yumurtalarını bıraktıkları yerler arasında olduğu
için koruma altında. Normal da rüzgarlı olan plaj biz gittiğimizde çok fazla
rüzgarlı değildi. Tahta yoldan ilerlediğinizde karşınıza bir restoran çıkıyor.
Yani karnınızı doyurabilecek restoran mevcut. Onun dışında üzerinizi
değiştirebileceğiniz soyunma kabinleri , duşlar da bulunuyor.
Bizim plaja gelme amacımız denize girmek olduğu
için deniz soğuk olsa da denize girecektik. Kumum ince olması , havanın güzel
olmasıyla deniz de bir harikaydı. Çok fazla zaman kaybetmeden tuzlu suların
içinde bulduk kendimizi. Ama nasıl tuzlu su, ne siz sorun
ne ben söyliyim. Deniz her anlamda çok güzel ne kadar ilerlerseniz ilerleyin
derinleşmiyor. Fakat çok tuzlu bir suyu. Denizden çıktıktan sonra üzerinizde
tuzları görmeniz mümkün. :) bu yüzden duş almadan durmanız pek mümkün görünmüyor.
Patara plajı Likya kenti için
önemli bir liman kentiymiş. Biz Patara Antik Kentini gezmedik fakat plajı arka
tarafında antik kentin kalıntıları gezmeden dönmeyin derim. Biz bilmediğimiz ve
tur rehberimiz bize söylemediği için dönünce bilgimiz oldu.
Çölü anımsatan kumsalı , tertemiz
ve pırıl pırıl denizi ve orman manzarası ile Türkiye’nin en güzel plajlarından
biri Patara Plajı. Yolunuz düşerse
kendinizi serin sulara atmanızı öneririm.
Perslerin kölesi olarak
yaşamaktansa, ölümü seçen savaçcı halkının yaşam yeri Xanthos Antik Kenti’ni
gezmeden de dönmeyin. :)
Böylece Fethiye’nin ikinci
bölümünü de bitirdik. Umarım sizlere yeterince bilgi verebilmişimdir. Yine de
aklınıza bir şey takıldığında yorumlarınızı bekliyorum. :)
Sıra da Çalış kasabası ve Kayaköy
var. :)
İnstagram : minebasarn
Facebook : Mine Başaran
Mail : minebsrn4@gmail.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder