Ankara gezisine kaldığımız yerden devam ediyoruz. İlk yazımızı okumamışsanız , önce birinci
bölümü okumanızı tavsiye ediyoruz.
Anadolu Medeniyetler Müzesinden çıkıp hızlı adımlarla Rahmi
Koç Müzesi’ne doğru ilerliyoruz. Rahmi Koç Müzesi’nin İstanbul’da olanını çok
merak ediyorduk. Ankara’da olunca da gitmemiz şart olan müzelerden biri olarak
listeye girmişti. Müzeye girdiğiniz an bambaşka bir dünyaya giriyorsunuz.
Çengelhan ve
Safranhan şeklinde iki bölümden oluşuyor.
Müze 2005’te hizmete açılmış. Müze giriş ücreti tam 9 TL , öğrenci 5 TL
, müze kart sahibi olan ziyaretçilere ise 1 TL indirim yapılıyor.
İsmail Amca Atölyesi’nin el emeğiyle yarattığı gemi ve tren
modelleri en çok sevdiğimiz bölümlerden biri oldu. Ezcane , kunduracı , dönerci
gibi farklı farklı birçok bölümden oluşuyor.
Ulaşım araçlarından makinelere , bilimsel aletlerden oyuncuklara kadar
bir çok ilgi çekici koleksiyon ürünleri bulunuyor. Maket oyuncaklar, eski bilimsel araç gereçler
, eski bisikletler , eski kıyafetler, bilgisayarlar , daktilo , esnaf
dükkanları gibi bir çok nostaljik bölüm mevcut.
Eğer sizlerde bizim gibi nostaljik ürünleri seviyor, geçmişe
yolculuk yapmak istiyorsanız bu müze tam sizlere göre. Biz yaklaşık 2 saatimizi
bu müzede geçirdik. Çocuklar gibi eğlenip , her şeyi tek tek inceledik. Bugüne
kadar en çok sevdiğimiz müzelerin başında geliyor artık bizim için Rahmi Koç
Müzesi.
Müzeden hiç çıkmak istemesek de saatin ilerlediğini görünce hızlı adımlarla Ankara Kalesi’ne doğru yolumuza devam ettik. Hemen Rahmi Koç Müzesi’nin karşında büyük bir kale kapısından içeriye doğru yola koyulduk. Kale yolunda ilerlerken hediyelik eşya satan yaşlı teyzelerinde önünden ilerliyorsunuz.
Başkentin sembollerinden biri olan Ankara Kalesi için heyecanlandıydık. Farklı şehirlerde çıktığımız kalelerin şehir manzarasını izlemelere doyamıyorduk , acaba Ankara Kalesi’de öyle mi diye düşüncelerle yolumuza devam ettik.
Tarihi en az Ankara kadar eski olan Ankara Kalesi , askeri
yapıda Galatlar’dan Romalılar’a , Selçuklar’dan Osmanlılar’a birçok medeniyete
ev sahipliği yapmış. Ne zaman inşa edildiğine dair kesin bir bilgi bulunmuyor
fakat M.Ö.2. y.y.’da Roma hakimiyetine geçtiğinde varlığı biliniyor. Kale’nin bulunduğu konum sebebiyle Ankara’ya
tepeden izliyorsunuz.
Ankara Kalesi bizi üzdü. Neden mi ? Kale’nin içerinde
bulunan müzik çalanlar , çevredeki kirlilik ve kalenin hiçbir korumasının
olmaması. Kale’ye çıktığımız zaman şehir ile ilgili tahminler yapıp , neyin
nerede olduğunu konuşmayı seviyoruz. Fakat Ankara Kalesi’nin ortamından dolayı
bunu pek fazla yapamadık ne yazık ki. O tarihi dokuyu bozduğumuz için çok üzülüyoruz. Bu arada Kale’nin giriş ücreti yok.
Ulus Meydan’ın da bulunan Ulus Cumhuriyet Anıtı karşımıza
çıkıyor. Anıt Kurtuluş Savaşı kahramanlarına Türk Ulusu’nun bir armağanı olarak
1927 yılında inşa edilmiş. Yan yüzünde stilize edilmiş iki kurt başı var. Ön
yüzünde bir eliyle arkadaşlarını savaşa çağıran , diğeri ufukları gözleten iki
Türk Askeri canlandırılmış.
Kurtuluş Savaşı Müzesi (|. TBMM) , 1915 yılında inşa edilmiş
olup , İttihat ve Terakki Cemiyeti tarafından kurulup kulüp binası olarak
kullanılmış. Türk mimari stilinde olan iki katlı binanın en belirgin özelliği
duvarlarında Ankara taşı kullanılmış olması.
23 Nisan 1920 ile 15 Ekim 1924 tarihleri arasında |. TBMM
olarak kullanılan bina daha sonra Cumhuriyet Halk Fırkası Merkezi ve Hukuk
Mektebi olarak kullanılmış. 1957 yılından sonra müzeye dönüştürülerek , 23
Nisan 1961 de halkın ziyaretine açılmış.
Kurtuluş Savaşı Müzesi Ercümen Odası , Bakanlar Kurulu Odası
, İdare Odası ve Meclis Toplantı Salonu gibi odalardan oluşmakta. Müzeye giriş
ücreti 5 TL ve müze kart geçmiyor. Ayrıca müze içerisinde fotoğraf çekmek yasak
ve çalışanları kaba. Böyle önemli bir binanın böyle bu şekilde halka açılmış
olması da üzücü bir durum.
Ardından Kuruluş Savaşı’nın hemen arka tarafında bulunan Cumhuriyet
(||. TBMM )Müzesini ziyaret ettik. 1923 yılında Cumhuriyet Halk Fırkası Mahfeli
olarak tasarlanan ve inşa edilen bu binanın işlevi değiştirilerek meclis olarak
kullanılmaya devam etmiş. 1. TBMM’nin yetersiz kalması nedeniyle ||. TBMM 1924
yılında hizmete geçmiş.
||. TBMM 1924-1960 yılları arasında Atatürk ilke ve
inkılaplarının gerçekleştirildiği bina bu bina. Cumhuriyet’in gelişmesi için
önemli kararların alındığı bu yapı çok önemli bir yapı.30 Ekim 1981 yılında
müze olarak hizmet vermeye başlamış olan müze günümüzde de devam etmekte. İki kattan oluşan müzenin bir çok odası ve
Meclis Toplantı Salonu bulunuyor. Meclis Toplantı Salonunu ziyaret
edebiliyorsunuz fakat sıralarında gezinmenize izin verilmiyor.
Müzeye giriş için müzekart kullanabilirsiniz. Eğer müze
kartınız yok ise giriş ücreti 5 TL ve fotoğraf çekmek serbest. :)
İlk günümüz bitirdiğimizi karnımızın zil çalmasıyla ve
havanın kararmış olmasıyla fark ettik. Dolu dolu hızlı geçen bir günün ardından
karnımızı doyurmak ve biraz gezinmek için Kızılay AVM’ye gittik. Bunun için
Ulus Meydan’ından kalkan minibüsleri kullandık ve yaklaşık 15 dakika içinde
orada olduk.
Güne çok erken başladığımız için dinlenmeye geçtiğimiz gibi
uykuya daldık. O kadar güzel bir gün geçirdik ki bir yandan uyumak bir yandan da uyuyup dinlenmek istedik.
Anakara’yı ilk günden çok sevdik. Yarın bizi neler
beklediğini ise bir sonra ki yazımızda okuyacaksınız. :)
Gezmek nasıl güzel bir şey !
İyi Gezmeler…
Facebook : Mine Başaran
Mail : minebsrn4@gmail.com
Mail : minebsrn4@gmail.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder