Etiketler

31 Mart 2019 Pazar

Ankara Gezisi 2. Bölüm –Rahmi Koç Müzesi , Ankara Kalesi , Kurtuluş Savaşı Müzesi (1. TBMM ) , 2. TBMM , Ulus



Ankara gezisine kaldığımız yerden devam ediyoruz.  İlk yazımızı okumamışsanız , önce birinci bölümü okumanızı tavsiye ediyoruz.
Anadolu Medeniyetler Müzesinden çıkıp hızlı adımlarla Rahmi Koç Müzesi’ne doğru ilerliyoruz. Rahmi Koç Müzesi’nin İstanbul’da olanını çok merak ediyorduk. Ankara’da olunca da gitmemiz şart olan müzelerden biri olarak listeye girmişti. Müzeye girdiğiniz an bambaşka bir dünyaya giriyorsunuz. 

Ankara Rahmi Koç Müzesi eskiden At Pazarı olarak bilinen mevkideki Çengel Han adlı tarihi kervansarayda bulunuyor. Başkentte’ki sanayi temalı ilk ve tek müze olma özelliğini taşıyor Rahmi Koç Müzesi. Tabi ki sadece sanayi teması bulunmuyor. Ulaşım ve iletişim konularında da güzel koleksiyonları bulunuyor.  











Çengelhan ve Safranhan şeklinde iki bölümden oluşuyor.  Müze 2005’te hizmete açılmış. Müze giriş ücreti tam 9 TL , öğrenci 5 TL , müze kart sahibi olan ziyaretçilere ise 1 TL indirim yapılıyor.




İsmail Amca Atölyesi’nin el emeğiyle yarattığı gemi ve tren modelleri en çok sevdiğimiz bölümlerden biri oldu. Ezcane , kunduracı , dönerci gibi farklı farklı birçok bölümden oluşuyor.  Ulaşım araçlarından makinelere , bilimsel aletlerden oyuncuklara kadar bir çok ilgi çekici koleksiyon ürünleri bulunuyor.  Maket oyuncaklar, eski bilimsel araç gereçler , eski bisikletler , eski kıyafetler, bilgisayarlar , daktilo , esnaf dükkanları gibi bir çok nostaljik bölüm mevcut.






Eğer sizlerde bizim gibi nostaljik ürünleri seviyor, geçmişe yolculuk yapmak istiyorsanız bu müze tam sizlere göre. Biz yaklaşık 2 saatimizi bu müzede geçirdik. Çocuklar gibi eğlenip , her şeyi tek tek inceledik. Bugüne kadar en çok sevdiğimiz müzelerin başında geliyor artık bizim için Rahmi Koç Müzesi.





Müzeden hiç çıkmak istemesek de saatin ilerlediğini görünce hızlı adımlarla Ankara Kalesi’ne doğru yolumuza devam ettik.  Hemen Rahmi Koç Müzesi’nin karşında büyük bir kale kapısından içeriye doğru yola koyulduk.  Kale yolunda ilerlerken hediyelik eşya satan yaşlı teyzelerinde önünden ilerliyorsunuz.



Başkentin sembollerinden biri olan Ankara Kalesi için heyecanlandıydık. Farklı şehirlerde çıktığımız kalelerin şehir manzarasını izlemelere doyamıyorduk , acaba Ankara Kalesi’de öyle mi diye düşüncelerle yolumuza devam ettik.



Tarihi en az Ankara kadar eski olan Ankara Kalesi , askeri yapıda Galatlar’dan Romalılar’a , Selçuklar’dan Osmanlılar’a birçok medeniyete ev sahipliği yapmış. Ne zaman inşa edildiğine dair kesin bir bilgi bulunmuyor fakat M.Ö.2. y.y.’da Roma hakimiyetine geçtiğinde varlığı biliniyor.  Kale’nin bulunduğu konum sebebiyle Ankara’ya tepeden izliyorsunuz.



Ankara Kalesi bizi üzdü. Neden mi ? Kale’nin içerinde bulunan müzik çalanlar , çevredeki kirlilik ve kalenin hiçbir korumasının olmaması. Kale’ye çıktığımız zaman şehir ile ilgili tahminler yapıp , neyin nerede olduğunu konuşmayı seviyoruz. Fakat Ankara Kalesi’nin ortamından dolayı bunu pek fazla yapamadık ne yazık ki. O tarihi dokuyu bozduğumuz için çok üzülüyoruz.  Bu arada Kale’nin giriş ücreti yok.



Günün bitmesine birkaç saat kalmıştı , çıktığımız yokuşlar bizi yormuştu. Ankara Kalesi’nde büyük bir üzüntü ile yola çıktık. 20 dakikalık bir yürüyüş sonunda kendimizi Ulus Meydan’ında bulduk.

Ulus Meydan’ın da bulunan Ulus Cumhuriyet Anıtı karşımıza çıkıyor. Anıt Kurtuluş Savaşı kahramanlarına Türk Ulusu’nun bir armağanı olarak 1927 yılında inşa edilmiş. Yan yüzünde stilize edilmiş iki kurt başı var. Ön yüzünde bir eliyle arkadaşlarını savaşa çağıran , diğeri ufukları gözleten iki Türk Askeri canlandırılmış.

Karşı şeride geçtiğimizde ise kalabalık bizi karşılıyor. Meclislerin bulunduğu bölge de yoğun bir kalabalık bulunuyor. Tabi ki biz artık öğrendiğimiz için bu sıraları beklemeden hemen biletimizi alıp içeriyi gezmeye başlıyoruz.

Kurtuluş Savaşı Müzesi (|. TBMM) , 1915 yılında inşa edilmiş olup , İttihat ve Terakki Cemiyeti tarafından kurulup kulüp binası olarak kullanılmış. Türk mimari stilinde olan iki katlı binanın en belirgin özelliği duvarlarında Ankara taşı kullanılmış olması.





23 Nisan 1920 ile 15 Ekim 1924 tarihleri arasında |. TBMM olarak kullanılan bina daha sonra Cumhuriyet Halk Fırkası Merkezi ve Hukuk Mektebi olarak kullanılmış. 1957 yılından sonra müzeye dönüştürülerek , 23 Nisan 1961 de halkın ziyaretine açılmış. 


Kurtuluş Savaşı Müzesi Ercümen Odası , Bakanlar Kurulu Odası , İdare Odası ve Meclis Toplantı Salonu gibi odalardan oluşmakta. Müzeye giriş ücreti 5 TL ve müze kart geçmiyor. Ayrıca müze içerisinde fotoğraf çekmek yasak ve çalışanları kaba. Böyle önemli bir binanın böyle bu şekilde halka açılmış olması da üzücü bir durum.

Ardından Kuruluş Savaşı’nın hemen arka tarafında bulunan Cumhuriyet (||. TBMM )Müzesini ziyaret ettik. 1923 yılında Cumhuriyet Halk Fırkası Mahfeli olarak tasarlanan ve inşa edilen bu binanın işlevi değiştirilerek meclis olarak kullanılmaya devam etmiş. 1. TBMM’nin yetersiz kalması nedeniyle ||. TBMM 1924 yılında hizmete geçmiş.







||. TBMM 1924-1960 yılları arasında Atatürk ilke ve inkılaplarının gerçekleştirildiği bina bu bina. Cumhuriyet’in gelişmesi için önemli kararların alındığı bu yapı çok önemli bir yapı.30 Ekim 1981 yılında müze olarak hizmet vermeye başlamış olan müze günümüzde de devam etmekte.  İki kattan oluşan müzenin bir çok odası ve Meclis Toplantı Salonu bulunuyor. Meclis Toplantı Salonunu ziyaret edebiliyorsunuz fakat sıralarında gezinmenize izin verilmiyor.






 Müzede ilk üç Cumhurbaşkanı ( Atatürk , İsmet İnönü , Celal Bayar ) dönemini yansıtan olaylar , fotoğraflar, özel eşyalar , mecliste alınan kararlar ve kanunlar sergileniyor.
Müzeye giriş için müzekart kullanabilirsiniz. Eğer müze kartınız yok ise giriş ücreti 5 TL ve fotoğraf çekmek serbest. :)




İlk günümüz bitirdiğimizi karnımızın zil çalmasıyla ve havanın kararmış olmasıyla fark ettik. Dolu dolu hızlı geçen bir günün ardından karnımızı doyurmak ve biraz gezinmek için Kızılay AVM’ye gittik. Bunun için Ulus Meydan’ından kalkan minibüsleri kullandık ve yaklaşık 15 dakika içinde orada olduk.

Güne çok erken başladığımız için dinlenmeye geçtiğimiz gibi uykuya daldık. O kadar güzel bir gün geçirdik ki bir yandan uyumak  bir yandan da uyuyup dinlenmek istedik.
Anakara’yı ilk günden çok sevdik. Yarın bizi neler beklediğini ise bir sonra ki yazımızda okuyacaksınız. :)
Gezmek nasıl güzel bir şey !
İyi Gezmeler…




 
 İnstagram : minebasarn

Facebook : Mine Başaran
Mail : minebsrn4@gmail.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder