Gerçek hikayeden esinlenerek senaryosu hazırlanan diziyi izlerken aklınız almıyor. Kan donduran bir hikayesi var açıkcası. Ama bunun
sebebi hikayenin gerçek olması.
Dizide hayranlıkla
izleyeceğiniz Altın Küre, Emmy ve Oscar kazanmış Amerikalı oyuncu Patricia
Arquette ve geleceğin parlak yıldızlarından Joey King gibi önemli isimler yer
alıyor. 8 bölümden oluşan mini bir dizi.
Gypsy , annesinin
söylediği kadarıyla zeka geriliği, epilepsi, omurilik felci, kalp hırıltısı,
kansızlığı, şekere ölümcül bir alerjisi ve reflüsü var. Anlayacağınız hastalık
adına Gypsy de yok yok. Bakıma muhtaç olan Gypsy’nin annesi , Dee Dee tüm
hayatını kızına adamış, günün her saatini onunla ilgilenerek geçiren ve kızı
için bağış organizasyonlarına katılan bir annedir.Gypsy’nin hasta olması , annesinin
ise mutlu ve güzel bir hayatının olması hikayenin görünen kısmı.
Aslında bu
hikayenin merkezinde yapay bozukluk olarak adlandırılan nadir görülen bir akıl
hastalığı var. Hastalığın ismi Munchausen by Proxy Sendromu (Vekaleten
Hastalık) ve asıl hastamız Gypsy’nin annesi Dee Dee. Hikayenin aslıyla ilgili
HBO kanalının, yapımcı ve yönetmenliğini Erin Lee Carr’ın yaptığı Mommy Dead
and Dearest adında bir belgeseli bulunuyor.
Munchausen by Proxy
sendromu, bakıcıların sorumlu oldukları kişiyi sağlık sorunları olduğuna
inandırarak, bu sorunlara bizzat neden olarak ve büyüterek, hayatlarını o
hastaya vakfettikleri görüntüsünü vererek takdir, sempati ve ilgi kazanmaları
anlamına geliyor.
Dizinin en başında
gerçek bir hikayeden esinlendiğini fakat bazı sahnelerinin uyarlama olduğunu
söylüyor. Kan donduran sahneler sürekli içimden umarım bu sahne gerçek değildir
diye söyleyip durdum.
Annesi Gypsy’e öyle
şeyler yapıyor ki sadece izliyorsunuz…
Sizi en üzen şey de
bunların hayatımız da hala oluyor olması…
Gerçekte yaşanmış
bu olay çok karmaşık, garip ve ürpertici…
Bu gerçek hikaye
ilginiz çekmiş ise izlemenizi öneriyorum…
İnstagram : minebasarn
Facebook : Mine Başaran
Mail : minebsrn4@gmail.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder