Bodrum gezimizin son gününü tarihi kalıntılarımız olan Antik Tiyatro ,
Bodrum Kalesi’ne ayırdık. İlk günden beri gördüğümüz Bodrum Kalesi’ni merakla
gidip o dönemde yaşananlara geri dönmek için sabırsızlanıyorduk.
Öncelikle Bodrum 3. Bölüm’deTurgutreis – Gümüşlük gezisi
öncesi Antik Tiyatro’ya uğradığımızdan bahsetmiştim. Bodrum Antik Tiyatrosu ,
Bodrum- Turgutreis yolu üzerinde bulunuyor.
Helen döneminden ,
Halikarnassos’dan kalan tiyatro günümüzde hala kullanıma açık. 53 sıra ve
13.000 kişilik kapasiteye sahip olan Antik Tiyato üç bölümden oluşuyor. Sahne
binası , yarım yuvarlak ve oturma kademeleri olmak üzere. Tiyatro 1973 yılında
yapılan kazılardan sonra açık hava müzesi olarak düzenlenmiştir.
Antik Tiyatro Göktepe’de bulunduğu için Bodrum’un eşsiz
manzarası da karşınıza çıkıyor. Günümüzde sahne binası yıkıldığı için antik tiyatronun
oturma alanından görünüyor , fakat geçmişte sahne binası yüksek yaparak
seyircinin sadece oyun ile ilgilenmesi için sahne binası yüksek yapılmıştır.
Biz oturma yerlerinde oturarak Bodrum’u tepeden izlemenin keyfini çıkardık. Sonrasında
da çevre yoluna çıkarak Turgutreis’in yolunu tutmuştuk. Şunu söylemeyelim ki
Antik Tiyatro manzarası sayesinde bizi çok etkiledi.
Bodrum da son geçirdiğimiz güne geri dönersek Bitez’den
Bodrum’a gelmemiz ile gezimiz başlamış oldu. Bodrum otogardan sahile doğru
yürüdüğünüz de hemen solunuzda kalan Denizcilik Müzesi ilk durağımız oldu.
Bodrum , binlerce teknesi ve onlarca tekne yapım atölyesi olmasıyla Türkiye’nin
önemli denizcilik merkezlerinden biridir.
Deniz müzesi içerisinde tahmin ettiğiniz gibi birçok tekne modelleri ,
denizden çıkarılmış ürünler ve fotoğraflar bulunuyor. 2011 yılında açılan müze
de , balıkçı teknesi , sünger teknesi , trol , gangava ve yolcu teknesi gibi
farklı tekne çeşitleri bulunuyor.
Halikarnas Balıkçısı olarak ünlenen Cevat Şakir Kabaağaçlı’nın
da bir köşesi bulunmaktadır. Aynı zaman da Hasan Güleşçi’nin koleksiyonunun da
bulunan farklı çeşitlerde deniz kabuklarıda bulunuyor. Bodrum’a gitmişken bu
müzeyi es geçmeyi derim. Müzeye giriş ücreti ise tam 5 tliken , öğrenci için
ücretsiz.
Deniz müzesinden çıktığımız gibi Bodrum’un dar sokaklarından
ilerleyerek kendimizi iskelede bulduk.
Ve hemen iskelede bulunan Bodrum
Kalesi’ne giriş yaptık. Bodrum kalesi için Ufuk benden çok daha heyecanlı ve
meraklı görünüyordu, her ne kadar geçmiş zamanda yaşanan hikayeleri ,
kalıntıları merak etsem de Ufuk’un tarihe olan ilgisinden dolayı onun daha çok
ilgisini çekmişti. Bodrum Kalesi’nin
büyüklüğü ikimizi de çok etkiletmişti.
Müze kartlarımız ile girişimi yaptıktan
sonra kaleyi gezmeye başladık. Şunu söyleyelim ki eğer müze kartınız yoksa
kaleye giriş 30tl. Bu yüzden kaleyi gezmeyi düşünüyorsanız müze kartınızın
yanınızda olmasını tavsiye ederim.
Çok iyi korunmuş olan Bodrum Kalesine girer girmez bizi
büyülemeye başladı. Bodrum Kalesi 1406-1523
tarihleri arasında St. Jean Şövalyeleri tarafından inşa edilmiştir. İki liman
arasında ve üç tarafı denizle çevri olan kale yarımada üzerinde yer almaktadır.
Bodrum Kalesi’nin neresinden bakarsanız bakın Ege Deniz’inin mavi suları ile
etkileneceğinize ve sonrasında tarihine geri döneceğinize eminim. :)
Kaleye girişte bizi amfora sergisinin olduğu bir alan
karşılıyor. Amfora dediğimiz şey ise antik çağlarda şarap , zeytinyağı
taşımaları için tasarlanmış. Böyle küçük durduklarına bakmayın aslında kendi
ağırlıkları çok fazla olan bu amforalar içleri dolu olduğunda nasıl
taşınıyormuş doğrusu beni şaşırtıyor.
Ve sırada kalenin çeşit çeşit kuleleri. Kale içinde
tabelalar sayesinde hangi kuleye gitmek isterseniz oraya yönelebilirsiniz.
Fakat bizim gibi sonrasında nereye geldik biz de diyebilirsiniz. Bodrum Kalesin de 5
tane farklı kule bulunuyor ; Fransız Kulesi , İtalya Kulesi , Alman Kulesi ,
İspanyol Kulesi ve son olarak İngiliz Kulesi.
Hangi sıra da gezdiğimizi şuan pek hatırlayamasam da karışık
bir sıra ile sizlere kuleler hakkında ufak bir bilgi veriyim.
İtalyan Kulesi ,
kalenin komutanlığını yapmış İtalya askerlerinin madalyaları ile donatılmış.
Fransız Kulesi ise , İtalyan Kulesi’nin hemen yanında kalenin en yüksek kulesi.
İspanyol Kulesi , kalenin en eski kulesiymiş. Kulenin üzerindeki
kabartmaları incelediğimizde yılan kabartmaları olduğunu görüyoruz. O dönemde
yılan simgesi tıp ile bağlantılı olduğu düşünüldüğü için İspanyol Kulesi’nin
hastane olduğunu düşünülüyor.
Alman Kulesi ise kalede ki en küçük grup Alman askerleri
olduğu için bu kalenin de hastane olduğu düşünülüyormuş.
Ve son olarak İngiliz
Kulesi , içerisinde birçok İngiliz arması ve birçok bayrak olan bu kuleyi
gezmek keyifliydi.
Bodrum Kalesi’nin diğer önemli bir özelliği ise içerisinde
Sualtı Arkeoloji Müze’nin olması. Kuleleri gezdikten sonra soluğu müzede aldık.
Bu müze kalenin içerisinde bulunduğu için ayrı bir ücret ödenmiyor. Müzenin
içerisinde en eski deniz bağıtı kalıntıları ve batığın kopyası bulunuyor. Ve
tabi olayları anlamamız içinde fotoğraflar ve yazılar bulunuyor.
Diğer bir salon ise Uluburun Gemisi Batığı. Bu geminin diğer
bir adı ise Cam Batığı. Sebebi ise geminin için çeşitli cam eşyalar , cam
külçeler bulunması. Bu salon beni çok etkiledi doğrusu. Çünkü gerçekten harika
yapılmış. Bu salonda yine çok fazla sayı da amfora ile karşılaşıyorsunuz. O dönemde gemi içerisinde yiyecek ve içecek
bu amforalar ile taşınıldığı düşünülüyor. Uluburun Gemisi Batığı’nın karşında
cam salon bulunuyor. Cam salonda ise antik çağlarda camdan yapılmış objeler
sergileniyor.
İşte Bodrum Kalesi böyle. Kaleye çıkmayı düşünüyorsanız ,
dinlenmiş olmalısınız çünkü merdivenler oldukça dik ve fazla. Şahsen ben birkaç
kere düşme tehlikesi yaşadım. Ve o zamanlar dediğim hep şu oldu “ben o
dönemlerde yaşasaydım çok dayanamazmışım böyle sakarlıklarımla :)"Yani o dönemde
askerler zırhlarıyla , silahlarıyla falan nasıl koşuyorlamış çok merak ettik. :)
Kale çıkışında bulunan
hediyelik eşya satan mağazaya ve cafeye de uğrayıp kalenin yorgunluğunu
atabilirsiniz.
Kaleyi gezdiğimiz süre boyunca Ege Deniz’inin o muhteşem
tekne manzaralarından gözümüzü hiç alamadık.
Kulesinin surlarından mavi suları izledik , ruhumuza ilaç gibi geldi.
Batıklardan çıkarılmışamforalar , paralar , camlar , kalenin kuleleri gezmeye
değer. Hem tarih hem de manzara
eşliğinde geçireceğiniz harika bir saat . Bodrum’a gittiğinizde uğramadan
dönmemelisiniz.
Bodrum kalesinden çıktığımızda biraz yorgun olsakta gezimize
devam ettik. Sırada Zeki Müren evi vardı. Zeki Müren evine doğru yola
çıktığımızda Bodrum’un dar sokağı üzerine kurlumuş olan çarşısından da geçmiş
olduk.
Çok merak ettiğim Tayland tava dondurmasını gördüğümüz ilk yerden alıp
yedik. İçerisine istediğiniz malzemeyi koydurabiliyorsunuz. Biz gittiğimizde
sezon daha yeni açıldığı için bir yerde denk geldik fakat sezon zamanında bir
çok yerde olduğu söylendi. Yapılırken izlemek , sonrasında yemekte harikaydı.
Fiyatı biraz fazla olsa da farklı bir tat yemiş olduk ve benim içinde kalmadı. :)( fiyatı 15tl)
Sonrasında küçük bir araştırma yaptığımızda aslında yapım maliyetinin de pahalı
olduğunu gördük. :)
Bodrum çarşısında gezinti sırasında eski evleri de
fotoğraflamadan geçemedik. Mavi beyaz evler gerçekten huzur dolu görünüyordu.
Neyse ki uzun bir yürüyüş sonrası Zeki Müren evine vardık. Zeki Müren Sanat
Müzesi olarak hizmet veren bu müzenin giriş ücreti 5 tl ve müzekart geçerli.
Eve girdiğimiz an Zeki Müren şarkıları eşliğinde evin
odalarını geziyorsunuz. 1977 yılında satın aldığı bu evde , uzun yıllar boyunca
hayatını sürdüren sanat güneşinin kişisel eşyaları , kostümleri , elleri ile
yaptığı resimler ve ödülleri sergileniyor.
Sade bir şekilde dekore edilmiş ev gezilmeye
değer. Evin camından baktığınız da ise mavi suların manzarasında boğulmanız
mümkün.
Zeki Müren evini de gezdiğimize göre gezilecekler listemize
bakıyoruz ve tüm gezmemiz gereken yerleri tamamladığımızı görüyoruz. Böylece
Bodrum gezimizinde sonuna geldiğimiz gerçeği ile karşı karşıya kalıyoruz.
Herşeyi ile harika geçirdiğimiz 4 gün bize çok iyi geldi.
Yolda olmak , yeni yerler keşfetmek , birlikte gezmek muhteşemdi. Bodrum’da
ayrı bir güzeldi. Şimdiden yeni yerlere planları yapmaya
başladık.
Gezmek , yeni yerler görme isteği bağımlılık yapabilir
dikkat. :)
Bir sonra ki gezimiz de görüşmek üzere. :)
İyi gezmeler.
İnstagram : minebasarn
Facebook : Mine Başaran
Mail : minebsrn4@gmail.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder