Etiketler

15 Aralık 2017 Cuma

Bodrum Gezisi 5. Bölüm – Antik Tiyatro , Bodrum Kalesi , Zeki Müren Evi


Bodrum gezimizin son gününü  tarihi kalıntılarımız olan Antik Tiyatro , Bodrum Kalesi’ne ayırdık. İlk günden beri gördüğümüz Bodrum Kalesi’ni merakla gidip o dönemde yaşananlara geri dönmek için sabırsızlanıyorduk.

Öncelikle Bodrum 3. Bölüm’deTurgutreis – Gümüşlük gezisi öncesi Antik Tiyatro’ya uğradığımızdan bahsetmiştim. Bodrum Antik Tiyatrosu , Bodrum- Turgutreis yolu üzerinde bulunuyor. 




Helen döneminden , Halikarnassos’dan kalan tiyatro günümüzde hala kullanıma açık. 53 sıra ve 13.000 kişilik kapasiteye sahip olan Antik Tiyato üç bölümden oluşuyor. Sahne binası , yarım yuvarlak ve oturma kademeleri olmak üzere. Tiyatro 1973 yılında yapılan kazılardan sonra açık hava müzesi olarak düzenlenmiştir.

Antik Tiyatro Göktepe’de bulunduğu için Bodrum’un eşsiz manzarası da karşınıza çıkıyor. Günümüzde sahne binası yıkıldığı için antik tiyatronun oturma alanından görünüyor , fakat geçmişte sahne binası yüksek yaparak seyircinin sadece oyun ile ilgilenmesi için sahne binası yüksek yapılmıştır. 

Biz oturma yerlerinde oturarak Bodrum’u tepeden izlemenin keyfini çıkardık. Sonrasında da çevre yoluna çıkarak Turgutreis’in yolunu tutmuştuk. Şunu söylemeyelim ki Antik Tiyatro manzarası sayesinde bizi çok etkiledi.


Bodrum da son geçirdiğimiz güne geri dönersek Bitez’den Bodrum’a gelmemiz ile gezimiz başlamış oldu. Bodrum otogardan sahile doğru yürüdüğünüz de hemen solunuzda kalan Denizcilik Müzesi ilk durağımız oldu. 

Bodrum , binlerce teknesi ve onlarca tekne yapım atölyesi olmasıyla Türkiye’nin önemli denizcilik merkezlerinden biridir.  Deniz müzesi içerisinde tahmin ettiğiniz gibi birçok tekne modelleri , denizden çıkarılmış ürünler ve fotoğraflar bulunuyor. 2011 yılında açılan müze de , balıkçı teknesi , sünger teknesi , trol , gangava ve yolcu teknesi gibi farklı tekne çeşitleri bulunuyor.


Halikarnas Balıkçısı olarak ünlenen Cevat Şakir Kabaağaçlı’nın da bir köşesi bulunmaktadır. Aynı zaman da Hasan Güleşçi’nin koleksiyonunun da bulunan farklı çeşitlerde deniz kabuklarıda bulunuyor. Bodrum’a gitmişken bu müzeyi es geçmeyi derim. Müzeye giriş ücreti ise tam 5 tliken , öğrenci için ücretsiz.



Deniz müzesinden çıktığımız gibi Bodrum’un dar sokaklarından ilerleyerek kendimizi iskelede bulduk.

Ve hemen iskelede bulunan Bodrum Kalesi’ne giriş yaptık. Bodrum kalesi için Ufuk benden çok daha heyecanlı ve meraklı görünüyordu, her ne kadar geçmiş zamanda yaşanan hikayeleri , kalıntıları merak etsem de Ufuk’un tarihe olan ilgisinden dolayı onun daha çok ilgisini çekmişti.  Bodrum Kalesi’nin büyüklüğü ikimizi de çok etkiletmişti. 

Müze kartlarımız ile girişimi yaptıktan sonra kaleyi gezmeye başladık. Şunu söyleyelim ki eğer müze kartınız yoksa kaleye giriş 30tl. Bu yüzden kaleyi gezmeyi düşünüyorsanız müze kartınızın yanınızda olmasını tavsiye ederim.

Çok iyi korunmuş olan Bodrum Kalesine girer girmez bizi büyülemeye başladı.  Bodrum Kalesi 1406-1523 tarihleri arasında St. Jean Şövalyeleri tarafından inşa edilmiştir. İki liman arasında ve üç tarafı denizle çevri olan kale yarımada üzerinde yer almaktadır. Bodrum Kalesi’nin neresinden bakarsanız bakın Ege Deniz’inin mavi suları ile etkileneceğinize ve sonrasında tarihine geri döneceğinize eminim. :)

Kaleye girişte bizi amfora sergisinin olduğu bir alan karşılıyor. Amfora dediğimiz şey ise antik çağlarda şarap , zeytinyağı taşımaları için tasarlanmış. Böyle küçük durduklarına bakmayın aslında kendi ağırlıkları çok fazla olan bu amforalar içleri dolu olduğunda nasıl taşınıyormuş doğrusu beni şaşırtıyor.


Ve sırada kalenin çeşit çeşit kuleleri. Kale içinde tabelalar sayesinde hangi kuleye gitmek isterseniz oraya yönelebilirsiniz. Fakat bizim gibi sonrasında nereye geldik biz de diyebilirsiniz. Bodrum Kalesin de 5 tane farklı kule bulunuyor ; Fransız Kulesi , İtalya Kulesi , Alman Kulesi , İspanyol Kulesi ve son olarak İngiliz Kulesi.
Hangi sıra da gezdiğimizi şuan pek hatırlayamasam da karışık bir sıra ile sizlere kuleler hakkında ufak bir bilgi veriyim. 

İtalyan Kulesi , kalenin komutanlığını yapmış İtalya askerlerinin madalyaları ile donatılmış.
 Fransız Kulesi ise , İtalyan Kulesi’nin hemen yanında kalenin en yüksek kulesi. 
İspanyol Kulesi , kalenin en eski kulesiymiş. Kulenin üzerindeki kabartmaları incelediğimizde yılan kabartmaları olduğunu görüyoruz. O dönemde yılan simgesi tıp ile bağlantılı olduğu düşünüldüğü için İspanyol Kulesi’nin hastane olduğunu düşünülüyor. 

Alman Kulesi ise kalede ki en küçük grup Alman askerleri olduğu için bu kalenin de hastane olduğu düşünülüyormuş. 
Ve son olarak İngiliz Kulesi , içerisinde birçok İngiliz arması ve birçok bayrak olan bu kuleyi gezmek keyifliydi.

Bodrum Kalesi’nin diğer önemli bir özelliği ise içerisinde Sualtı Arkeoloji Müze’nin olması. Kuleleri gezdikten sonra soluğu müzede aldık. Bu müze kalenin içerisinde bulunduğu için ayrı bir ücret ödenmiyor. Müzenin içerisinde en eski deniz bağıtı kalıntıları ve batığın kopyası bulunuyor. Ve tabi olayları anlamamız içinde fotoğraflar ve yazılar bulunuyor.

Diğer bir salon ise Uluburun Gemisi Batığı. Bu geminin diğer bir adı ise Cam Batığı. Sebebi ise geminin için çeşitli cam eşyalar , cam külçeler bulunması. Bu salon beni çok etkiledi doğrusu. Çünkü gerçekten harika yapılmış. Bu salonda yine çok fazla sayı da amfora ile karşılaşıyorsunuz.  O dönemde gemi içerisinde yiyecek ve içecek bu amforalar ile taşınıldığı düşünülüyor. Uluburun Gemisi Batığı’nın karşında cam salon bulunuyor. Cam salonda ise antik çağlarda camdan yapılmış objeler sergileniyor.

İşte Bodrum Kalesi böyle. Kaleye çıkmayı düşünüyorsanız , dinlenmiş olmalısınız çünkü merdivenler oldukça dik ve fazla. Şahsen ben birkaç kere düşme tehlikesi yaşadım. Ve o zamanlar dediğim hep şu oldu “ben o dönemlerde yaşasaydım çok dayanamazmışım böyle sakarlıklarımla :)"Yani o dönemde askerler zırhlarıyla , silahlarıyla falan nasıl koşuyorlamış çok merak ettik. :)

Kale çıkışında bulunan hediyelik eşya satan mağazaya ve cafeye de uğrayıp kalenin yorgunluğunu atabilirsiniz.


Kaleyi gezdiğimiz süre boyunca Ege Deniz’inin o muhteşem tekne manzaralarından gözümüzü hiç alamadık.  Kulesinin surlarından mavi suları izledik , ruhumuza ilaç gibi geldi.

 Batıklardan çıkarılmışamforalar , paralar , camlar , kalenin kuleleri gezmeye değer.  Hem tarih hem de manzara eşliğinde geçireceğiniz harika bir saat . Bodrum’a gittiğinizde uğramadan dönmemelisiniz.

Bodrum kalesinden çıktığımızda biraz yorgun olsakta gezimize devam ettik. Sırada Zeki Müren evi vardı. Zeki Müren evine doğru yola çıktığımızda Bodrum’un dar sokağı üzerine kurlumuş olan çarşısından da geçmiş olduk.

 Çok merak ettiğim Tayland tava dondurmasını gördüğümüz ilk yerden alıp yedik. İçerisine istediğiniz malzemeyi koydurabiliyorsunuz. Biz gittiğimizde sezon daha yeni açıldığı için bir yerde denk geldik fakat sezon zamanında bir çok yerde olduğu söylendi. Yapılırken izlemek , sonrasında yemekte harikaydı. Fiyatı biraz fazla olsa da farklı bir tat yemiş olduk ve benim içinde kalmadı. :)( fiyatı 15tl) Sonrasında küçük bir araştırma yaptığımızda aslında yapım maliyetinin de pahalı olduğunu gördük. :)
Bodrum çarşısında gezinti sırasında eski evleri de fotoğraflamadan geçemedik. Mavi beyaz evler gerçekten huzur dolu görünüyordu. Neyse ki uzun bir yürüyüş sonrası Zeki Müren evine vardık. Zeki Müren Sanat Müzesi olarak hizmet veren bu müzenin giriş ücreti 5 tl ve müzekart geçerli.


Eve girdiğimiz an Zeki Müren şarkıları eşliğinde evin odalarını geziyorsunuz. 1977 yılında satın aldığı bu evde , uzun yıllar boyunca hayatını sürdüren sanat güneşinin kişisel eşyaları , kostümleri , elleri ile yaptığı resimler ve ödülleri sergileniyor. 



 Sade bir şekilde dekore edilmiş ev gezilmeye değer. Evin camından baktığınız da ise mavi suların manzarasında boğulmanız mümkün.




Zeki Müren evini de gezdiğimize göre gezilecekler listemize bakıyoruz ve tüm gezmemiz gereken yerleri tamamladığımızı görüyoruz. Böylece Bodrum gezimizinde sonuna geldiğimiz gerçeği ile karşı karşıya kalıyoruz.

Herşeyi ile harika geçirdiğimiz 4 gün bize çok iyi geldi. Yolda olmak , yeni yerler keşfetmek , birlikte gezmek muhteşemdi. Bodrum’da ayrı bir güzeldi. Şimdiden yeni yerlere planları yapmaya başladık.
Gezmek , yeni yerler görme isteği bağımlılık yapabilir dikkat. :)
Bir sonra ki gezimiz de görüşmek üzere. :)
İyi gezmeler.


İnstagram : minebasarn
Facebook : Mine Başaran
Mail : minebsrn4@gmail.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder