Etiketler

1 Ekim 2018 Pazartesi

Çanakkale Gezisi 3. Bölüm – Yeşilyurt Köy , Adatepe Köy , Tahtakuşlar Köy



Çanakkale gezimizin son bölümüne geldik. Bozcaada , Assos ve Kazdağları olan gezimizin son noktası Kazdağları’nın şirin köylerinden bahsedeceğim sizlere. Ve son olarak da Çanakkale Merkez’e değineceğim. Ama daha ayrıntılı Çanakkale Gezi yazısını okumak istiyorsanız linkini hemen yazının sonunda bulabilirsiniz.

Assos’tan sonra ilk durağımız Kazdağılarının göbeğinde bulunan küçük  Yeşilyurt Köyü oluyor. Tertemiz bir havaya, yemyeşil bir manzaraya sahip olan bu köy de güzel zaman geçirebilirsiniz. Çanakkale’nin Ayvacık ilçesine bağlı olan köyde , nereye baksanız taştan evler görüyorsunuz. Bu evler o kadar güzel restore edilmiş ki , bizleri eski döneme götürüyor.



Eski adı Büyükçetmi olan Yeşilyurt Köyü , 1355’te Oğuz Çapni tarafından kurulmuş ve günümüze kadar gelmiş. Bu köyün özelliği bir dönem bu köyde Rum ve Türkler birlikte yaşamış. O dönem de Kazdağların’da göçebe yaşayan Türkler , yerleşik hayata ilk olarak Yeşilyurt Köyünde geçmişler. Türkler evlerini yapmaları için Rum taş ustalarıyla anlaşmışlar. Zamanla artan Rum nüfusu bu köye yerleşip bir mahalle kurmuşlar. Uzun zaman boyunca Türkler ve Rumlar bir arada yaşamışlar.


1924’te yaşanan mübadeleyle Rumlar , Midilli ve Girit Adası’nda bulunan Türklerle yer değiştirmişler. Günümüzde hala köy içinde gezinirken Rumların yaptığı taş evleri görmeniz mümkün. İstanbul’a yakın olmasından dolayı bir çok İstanbullu turistin buraya geldiğini öğrendik.


Peki biz minik köyde ne yapacağız derseniz hemen cevap veriyorum. Sokaklarında gezinin taş evlerin önünde fotoğraf çekilebilirsiniz. Birçok butik hotel , cafeler ve restorantlara denk gelebilirsiniz. Dışı taş , içi tahta olan 700 yıllık bir cami görebilirsiniz. Mantıdan , gözlemeye birçok çeşitli yemek bulup karnınızı doyurabilirsiniz.



En güzeli de doğal ürünler bulabilirsiniz. Mesela biz zeytinyağı , karadutözü ve nar ekşisini aşağıdaki teyzeden aldık. Sizlerde köy de gezinip yaşlı teyzeler ve amcalarla sohbet edebilirsiniz.Sattıkları doğal reçeller , tarhanalar , el emeği olan örgülerden satın alıp onlara destek olmuş olursunuz.


Birde bu köyde  bizim Mikinin ikinizi olan Zeytin’e rastladık. O kadar tatlı ve şirindi ki karşımızda Miki varmış gibi hissettik.

Nefis taş evleri , arnavut kaldırımlı sokakları , temiz oksijeni ile bu şirin köyü 1 saatte gezebilirsiniz. Sizler isterseniz , bu köyün butik otellerinde konaklayarak temiz hava sarhoşu olabilirsiniz. :)


Sessiz, sakin olan bu köyden çıkıp bir Adatepe Zeytinyağı Fabrikasına uğruyoruz. Türkiye’nin ilk zeytinyağ müzesi,  2001 yılında oluşturulmuş. 



Bu eski fabrika toplanan zeytinlerden , zeytinyağı ve sabun üretimine ilişkin taşıma , presleme , kazan gibi birçok araç-gerecin sergilendiği bir müze. 



Girişi ücretsiz olan bu müze de , zeytinyağın yapım aşamalarını öğrendiğimiz bu fabrikanın satış mağazasında küçük bir gezinti yapıyoruz. Doğal sabunlar, baharatlar, yağlar bulunan bu mağazada bilgiler edindikten sonra Adatepe Köyü’ne doğru yolumuza devam ediyoruz.



Edremit Körfezi’ne bakan bir tepeye kurulmuş olan köy olan Adatepe’de duraklıyoruz.  Adatepe’ye uğramamızın asıl amacı Zeus Altarı’na çıkmak. Kazdağlarının en tepe noktalarının birinde bulunan Zeus Altarı harika bir manzaraya sahip. Assos Athena Tapınak’ından sonra burasını daha çok sevdik. :)


Şöyle düşünün , Küçükkuyu , Edremit Körfezi ve Midilli Adası ayaklarınızın altında muhteşem bir manzaraya neden oluyor. Rivayete göre , Zeus Truva Savaşı’nı bu tepeden izlemiş. Ne kadar da güzel bir yerden izlemiş. Başka bir rivayete göre ise , insanların tanrılara kurbanlar sunduğu bir tepe olarak biliniyor. Giriş ücreti ödemiyorsunuz fakat çıkış biraz zorluyor. 750 metrelik yolu biraz yokuş çıkarak yürüyorsunuz ve sonra karşınıza seyre doyamayacağınız bir manzara çıkıyor.



Kafanızı nereye çevirseniz zaytin ağacı görebileceğiniz bir köy Adatepe Köyü. Bir tepe kurulmuş olan köy , tarihi taş evler , asırlık bir ağaç altında bulunan bir çay bahçesi , yemyeşil doğası ve deniz manzarasıyla çok güzel konuma sahip.

Yeşilyurt Köyü’nde olduğu gibi bu köyde de Türkler ve Rumlar bir süre birlikte yaşamış ve mübadele sonucu Rumlar gitmiş. 1960’larda köy Türkler tarafından da terk edilmiş , hayalet bir köy haline gelmiş. Şehir hayatından kaçmak isteyen bir grup 1980’lerde bu köye gelip yerleşmiş ve köy tekrar canlanmış. Şuan 427 nüfusa sahip olan köy , zeytincilik ile geçiniyormuş.

Temiz oksijeni içime çektiğimiz , manzarayı doyasıya izlediğimiz köylerden çıkıp Tahtakuşlar Köyü – Müzesine doğru yolumuza devam ettik. Edremit – Çanakkale yolu üzerinde bulunan Alevi köyü Tahtakuşlar , kendine özgü havasıyla uğrak noktalardan biri.
Tahtakuşlar Köyü , 600 nüfuslu bir Alevi – Türkmen köyü. Onun dışında köylülerin bir kısmı kendilerini şaman olarak da ifade ediyor. Bu köyün özelliği şaman kültürünü yansıtan bir müzenin bulunması. Tahtakuşlar Alibey Kudar Etnografya Müzesi , ülkemizde bir köyde kurulan ilk etnografya müzesi.

1991 yılından günümüze kadar hala ziyarete açık olan bu müze Alibey Kudar tarafından kurulmuş. Kudar , 26 yıllık öğretmenlik yapmış ve emekli olduktan sonra bu köye yerleşmiş. Uzun araştırmalar , derlemeler sonucundan inanç ve kültürü bir araya getirerek bu müzeyi açmış. Müzede ; ev eşyalar , yöreye uygun kıyafetler, halı , çadır , kitap ve deniz hayvanları gibi birçok çeşit obje sergileniyor.

Müzenin en çok ilgi gören parçası ise bir deniz kaplumbağası. 360 kilogram ağırlığında ve 197 santimetrelik boyu ile dünyanın en büyük deri sırtlı deniz kaplumbağası. Fakat bu bir caretta caretta değil. Sırtı tamamen deri kaplı olan büyük bir deniz kaplumbağası. Yolunu şaşırması sonucu karaya çıkan kaplumbağa , nefes alamadığı için boğularak ölüyor ve bu müzede bulunuyor. Kaplumbağa dışında bir çok deniz kabuğu , deniz midyesi gibi deniz ürünleri de sergileniyor.



Etnografya Müzesi’nde benim en çok dikkatimi çeken farklı ürünlerle yapılan kolyeler. Karanfilli , yaban otlu , ildeli gibi birçok çeşit anlamlı kolye bulunuyordu. Kolyeler göze hitap etmiyor olsa da , çok farklı anlamlarıyla merak uyandırıyordur. 10-15 tl arasında fiyatları değişiyor. Müzeye giriş fiyatı ise öğrenci 3 tl , yetişkin 5 tl.

Çok kültürlü , geçmişi simgeleyen mimari yapıları , bir yanda deniz bir yanda ormanların bulunduğu doğal güzelliklerde dolu 3 farklı köy. Her birinde en fazla 2 saat ayırmanız yeterli olacaktır. Bu köyleri gezdikten sonra temiz havadan sarhoş olacağınızı şimdiden söyliyim. :)

Bu gezimizde konaklamayı Çanakkale merkezde yaptık. Akşam saatlerinde kordon gezisi bizim Çanakkale özlemimizi bitirmemize sebep oldu. En son şehitlik turu yaptığımız Çanakkale , 2 yılda çok fazla değişmiş ve gelişmiş. Milanos pizzada yemek yiyip , donanmada bir çay içip , peynir helvacısından peynir helvası alıp Çanakkale kordonun tadını çıkarın. Hatta bizlerede fotoğraflarınızı atın bizde Çanakkale ile özlem giderelim. :)




Ayrıntılı Çanakkale Gezisi yazımızı okumak isterseniz linki bırakıyorum :) http://www.minebasaran.com/2016/09/gunubirlik-canakkale-gezisi-sehitlik.html

Görmediğimiz , keşfetmediğimiz  yeni yerler keşfettik. Bize en iyi gelen şeylerden biri olan keşfetmeye devam edeceğiniz. Takipte kalın. Her ay yeni bir yer keşfetmeye devam edeceğiniz. Yeni gezilerimiz çok yakında.  :)

Her geziyi çok seviyoruz , çünkü yeni yerler , yeni insanlarla tanışmak harika bir şey.
Bu gezimiz ile ilgili sormak istediklerinizi bizlere ulaşarak sorabilirsiniz.  
Takipte kalın. :)
İyi gezmeler…


 
 İnstagram : minebasarn

Facebook : Mine Başaran
Mail : minebsrn4@gmail.com


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder