Gezimizin ikinci durağı Alaçatı oluyor. Alaçatı tabi ki de
saklı köylerden biri değil fakat eskinin şirin ve saklı köyü bugünün en bilinen
turizm noktalarından biri. Alaçatı aslında bizim gezimizin duraklarından biri
değildi fakat bu kadar yakınından geçmişken biraz gezinmekten bir şey olmaz
deyip kendimizi Alaçatı’nın arnavut kaldırımlı sokaklarında bulduk.
Alaçatı’nın adı nereden geliyor ? Bir rivayete göre , eski dönemlerde
bu bölgede yetiştirilen alaca atlarından geliyor. Alaca atlar genelde
padişahlara yönelik yetiştirilirmiş ve at yarışlarında birincilik kazanırmış.
Öncelikle alaca at denmiş olsa da zamanla Alaçatı adını almış bu şirin kasaba.
Bu şirin kasabanın tarihi Osmanlı’ya kadar dayanıyor. O
dönemde bu bölge bataklık halindeymiş. Osmanlı sadrazamı bu bataklıktan
kurtulmak için Sakız Adası’ndan bir çok rum işçi getirmiş ve bir kanal yaparak bölgeyi
bataklıktan kurtarmış. Bu kanalı aynı zaman da ulaşım içinde kullanmışlar.
Osmanlı , Rum işçilerine bir kilometre uzaklıkta kasaba kurmalarına izin vermiş
ve işte o kasaba da Alaçatı olmuş. :)
Alaçatı , Çeşme’ye bağlı bir mahalle. Yaz dönemin de artan
nüfusu normalde 10.000 kadarmış.
Alaçatı’nın sokaklarında gezinirken en çok göze batan taş
evlerin güzelliği oluyor. Bu taş evlerin inşa edilmesi çok eski zamanlara
dayanmış olsa da hala korunuyor. Kimisi butik otel olarak , kimisi kafe olarak
, kimisi de mağaza olarak hala işletiliyor.
Aslında Alaçatı’da günler geçirebilirsiniz , fakat biz
sadece uğrak noktası olarak kullandığımız için sadece bazı bilgiler edindik ve
kısa bir sokak turu yaptık. Bizim size önereceğimiz birkaç bir şey var , hadi
gelin onlardan bahsedelim.
Dar sokaklarında gezinirken birkaç antikacıya denk geldik.
Camdan içeriye baktığımızda ise harika şeyler görünüyordu içeride. Saat çok
erken olduğu için kimi mağaza henüz açılmamıştı. Eğer sizinde bizim ki antika
ürünlere ilginiz varsa bu mağazaları gezebilirsiniz.
Cumartesi günleri kurulan bir Alaçatı Pazarı varmış. Bu
pazarda ev yapımı reçeller , baharatlar , sebze , meyve gibi bir çok doğal ürün
satılıyormuş. Biz uğrayamasakta sizler uğramalısınız. :)
Ege kelimesinin rüzgar anlamına geldiğini biliyor muydunuz ?
İşte bu böyle de çok fazla rüzgar alan bir bölge. Bu yüzden rüzgar sörfü yapmak
için en ideal yerlerden biri olduğu söyleniyor Alaçatı.
Şimdi söyleyeceğim
gitmeyenler için şaşırtıcı bir şey olabilir ; Alaçatı’nın denizi şehir
merkezinde bulunmuyor. Antik dönemde yerleşim bu bölgede olduğu için denizden
uzak bir merkezi bulunuyor Alaçatı’nın.
Alaçatı’da ne yiyebiliriz sorusunun cevabı ise kumru
olabilir. İzmir ve özellikle Çeşme tarafında çok meşhur olan kumru , susamlı
ekmeğin içerisine sucuk , domates ve tulum peynirinin koyulması ile atıştırmalık
haline gelmiş. O bölgenin vazgeçilmezlerinden biri kumru. Onun dışında Ege
mutfağı yemekleri olan kafeler de otlu bitkilerden ve sebzelerden yapılan
yemeklerden yiyebilirsiniz.
Alaçatı denince ilk akla gelen yel değirmenleri olur. Alaçatı
merkezde , küçük bir tepenin üzerinde bulunuyor. Tarihi 1850 yıllarına dayanan
bu 4 tane yel değirmenin bulunduğu yerde gün batımını izlemelisiniz.
Bu küçük kasaba , şirin butik otellerle , farklı konsepten
oluşan kafeleri ile sokakları canlandırıyor. Bizden size tavsiye oraya gitmeden
önce gideceğiniz oteli , restorantları , kafeleri araştırıp seçmeniz. Yoksa
sokaklarda dolaşırken her kafede oturmak , her restorantta yemek yemek
isteyebilirsiniz. Çünkü her birbiriniden güzel.
Son dönemlerde yapılan Alaçatı Ot Festivali ile de oldukça
fazla ilgi görüyormuş. İlkbahar’da düzenlenen bu festival de bin bir çeşit
şifalı ot sergileniyormuş. Eğlenceli yarışmalarında yapıldığı bu festivallere
çok sayıda kişi katılıyormuş. Bu festivali çok merak ettiğim için gelmeyi
istemiştim , fakat rehberimizin dediğine göre çok fazla kalabalık oluyormuş ve
bu yüzden kimse hiç bir şey anlamadan geri dönüyormuş. Sakin bir zamanda
Alaçatı’da gezinmek varken festivalde gelmeye gerek yokmuş. :)
Alaçatı sokaklarında gezinirken zıpzıp zıpladım ve her
noktada fotoğraf çekmek istedim.
Gerçekten her köşesi ile çok güzel olan bir kasaba. Fakat ne var ki
biraz pahalı ve denizi merkeze biraz uzak. Bu yüzden deniz tatili düşünenler
için pek uygun bir yer değil.
Uzun zamandır merak ettiğim Alaçatı’yı görme ve gezme
fırsatı elde ettiğimiz için mutluyum.Tekrar gider miyiz ? Emin değilim.
Sardunyaların sarmaladığı Arnavut kaldırımlı dar sokakları ,
Rengarenk penvere ve
kapıların süslendiği taş evleri ,
Mavi sandalyeli
otantik mekanları ,
Güzel kokulu hediyelik eşya dükkanları
ile çok farklı bir
atmosfere sahip kasaba Alaçatı.
Sürekli fotoğraf çekme isteyi oluşturan şirin kasaba Alaçatı
yazısının da sonuna geldik.
Hafta yeni bir saklı köy ile gezimize devam edeceğiniz. En
sonunda ise sevdiklerimizi sizlerle paylaşacağız.
İyi gezmeler…
Alaçatı köpeği :) |
Alaçatı köpeği :) |
İnstagram : minebasarn
Facebook : Mine Başaran
Mail : minebsrn4@gmail.com
Mail : minebsrn4@gmail.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder