Etiketler

24 Temmuz 2018 Salı

Ege’nin Saklı Köyleri 2. Bölüm – Alaçatı



Gezimizin ikinci durağı Alaçatı oluyor. Alaçatı tabi ki de saklı köylerden biri değil fakat eskinin şirin ve saklı köyü bugünün en bilinen turizm noktalarından biri. Alaçatı aslında bizim gezimizin duraklarından biri değildi fakat bu kadar yakınından geçmişken biraz gezinmekten bir şey olmaz deyip kendimizi Alaçatı’nın arnavut kaldırımlı sokaklarında bulduk.

Alaçatı’nın adı nereden geliyor ? Bir rivayete göre , eski dönemlerde bu bölgede yetiştirilen alaca atlarından geliyor. Alaca atlar genelde padişahlara yönelik yetiştirilirmiş ve at yarışlarında birincilik kazanırmış. Öncelikle alaca at denmiş olsa da zamanla Alaçatı adını almış bu şirin kasaba.

Bu şirin kasabanın tarihi Osmanlı’ya kadar dayanıyor. O dönemde bu bölge bataklık halindeymiş. Osmanlı sadrazamı bu bataklıktan kurtulmak için Sakız Adası’ndan bir çok rum işçi getirmiş ve bir kanal yaparak bölgeyi bataklıktan kurtarmış. Bu kanalı aynı zaman da ulaşım içinde kullanmışlar. Osmanlı , Rum işçilerine bir kilometre uzaklıkta kasaba kurmalarına izin vermiş ve işte o kasaba da Alaçatı olmuş. :)
Alaçatı , Çeşme’ye bağlı bir mahalle. Yaz dönemin de artan nüfusu normalde 10.000 kadarmış.

Alaçatı’nın sokaklarında gezinirken en çok göze batan taş evlerin güzelliği oluyor. Bu taş evlerin inşa edilmesi çok eski zamanlara dayanmış olsa da hala korunuyor. Kimisi butik otel olarak , kimisi kafe olarak , kimisi de mağaza olarak hala işletiliyor.

Aslında Alaçatı’da günler geçirebilirsiniz , fakat biz sadece uğrak noktası olarak kullandığımız için sadece bazı bilgiler edindik ve kısa bir sokak turu yaptık. Bizim size önereceğimiz birkaç bir şey var , hadi gelin onlardan bahsedelim.

Dar sokaklarında gezinirken birkaç antikacıya denk geldik. Camdan içeriye baktığımızda ise harika şeyler görünüyordu içeride. Saat çok erken olduğu için kimi mağaza henüz açılmamıştı. Eğer sizinde bizim ki antika ürünlere ilginiz varsa bu mağazaları gezebilirsiniz.
Cumartesi günleri kurulan bir Alaçatı Pazarı varmış. Bu pazarda ev yapımı reçeller , baharatlar , sebze , meyve gibi bir çok doğal ürün satılıyormuş. Biz uğrayamasakta sizler uğramalısınız. :)

Ege kelimesinin rüzgar anlamına geldiğini biliyor muydunuz ? İşte bu böyle de çok fazla rüzgar alan bir bölge. Bu yüzden rüzgar sörfü yapmak için en ideal yerlerden biri olduğu söyleniyor Alaçatı.

Şimdi söyleyeceğim  gitmeyenler için şaşırtıcı bir şey olabilir ; Alaçatı’nın denizi şehir merkezinde bulunmuyor. Antik dönemde yerleşim bu bölgede olduğu için denizden uzak bir merkezi bulunuyor Alaçatı’nın.

Alaçatı’da ne yiyebiliriz sorusunun cevabı ise kumru olabilir. İzmir ve özellikle Çeşme tarafında çok meşhur olan kumru , susamlı ekmeğin içerisine sucuk , domates ve tulum peynirinin koyulması ile atıştırmalık haline gelmiş. O bölgenin vazgeçilmezlerinden biri kumru. Onun dışında Ege mutfağı yemekleri olan kafeler de otlu bitkilerden ve sebzelerden yapılan yemeklerden yiyebilirsiniz.

Eski önemlerde bu bölgelerde çok fazla sakız ağacı yetiştiriliyormuş. Ne yazık ki günümüzde tütün ağacı yerini almış. Günümüzde Alaçatı Belediyesi tarafından koruma altına alınmış yaklaşık 300 kadar sakız ağacı hala Alaçatı topraklarında yetiştiriliyor. Bu nedenle bölge de sakızlı kurabiye veya dondurma deneyebilirsiniz.

Alaçatı denince ilk akla gelen yel değirmenleri olur. Alaçatı merkezde , küçük bir tepenin üzerinde bulunuyor. Tarihi 1850 yıllarına dayanan bu 4 tane yel değirmenin bulunduğu yerde gün batımını izlemelisiniz.

Bu küçük kasaba , şirin butik otellerle , farklı konsepten oluşan kafeleri ile sokakları canlandırıyor. Bizden size tavsiye oraya gitmeden önce gideceğiniz oteli , restorantları , kafeleri araştırıp seçmeniz. Yoksa sokaklarda dolaşırken her kafede oturmak , her restorantta yemek yemek isteyebilirsiniz. Çünkü her birbiriniden güzel.

Son dönemlerde yapılan Alaçatı Ot Festivali ile de oldukça fazla ilgi görüyormuş. İlkbahar’da düzenlenen bu festival de bin bir çeşit şifalı ot sergileniyormuş. Eğlenceli yarışmalarında yapıldığı bu festivallere çok sayıda kişi katılıyormuş. Bu festivali çok merak ettiğim için gelmeyi istemiştim , fakat rehberimizin dediğine göre çok fazla kalabalık oluyormuş ve bu yüzden kimse hiç bir şey anlamadan geri dönüyormuş. Sakin bir zamanda Alaçatı’da gezinmek varken festivalde gelmeye gerek yokmuş. :)

Alaçatı sokaklarında gezinirken zıpzıp zıpladım ve her noktada fotoğraf çekmek istedim.  Gerçekten her köşesi ile çok güzel olan bir kasaba. Fakat ne var ki biraz pahalı ve denizi merkeze biraz uzak. Bu yüzden deniz tatili düşünenler için pek uygun bir yer değil.
Uzun zamandır merak ettiğim Alaçatı’yı görme ve gezme fırsatı elde ettiğimiz için mutluyum.Tekrar gider miyiz ? Emin değilim.

Sardunyaların sarmaladığı Arnavut kaldırımlı dar sokakları ,
 Rengarenk penvere ve kapıların süslendiği taş evleri ,
 Mavi sandalyeli otantik mekanları ,
Güzel kokulu hediyelik eşya dükkanları
 ile çok farklı bir atmosfere sahip kasaba Alaçatı.
Sürekli fotoğraf çekme isteyi oluşturan şirin kasaba Alaçatı yazısının da sonuna geldik.
Hafta yeni bir saklı köy ile gezimize devam edeceğiniz. En sonunda ise sevdiklerimizi sizlerle paylaşacağız.
İyi gezmeler…
Alaçatı köpeği :)
Alaçatı köpeği :)
 Not : Alaçatı sokaklarında yağmur yağdığı için çok fazla fotoğraf çekme şansımız olmadı ne yazık ki. :)
İnstagram : minebasarn
Facebook : Mine Başaran
Mail : minebsrn4@gmail.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder