Etiketler

29 Temmuz 2018 Pazar

Ege’nin Saklı Köyleri 3. Bölüm – Barbaros Köyü



Germiyan Köyü ve Alaçatı gezintisinden sonra adını ilk defa duyduğumuz bir köyde bulduk kendimizi. Küçük bir köy olsa da bu köy ile ilgili anlatacağım bir çok hikaye bulunuyor. Bu yüzden şimdiden söylemeliyim ki uzun bir gezi yazısı olacak ama eğlenceli olacak o yüzden okumaya devam etmelisiniz. :)

“Köyümüzün sakinliğine zarar vermeden , doğal dokusunu bozmadan, gelenekleri canlandırmak , üretim gücümüzü ortaya koymak , kırsal yaşamın bize sunduğu nimetlerden ödün vermeden sürdürülebilir kalkınmamızı sağlamaktadır!” diyor köy halkı ve bizde köy halkı ile gurur duyuyoruz.

İzmir’in iç taraflarında , gözlerden uzak , sessiz sakin bir köy Barbaros. Urla ilçesine bağlı bir mahalle. Günümüzde 700 kişilik bir nüfusu buluyor , fakat bunun 200 kadarını köy dışından gelip buraya yerleşen halk oluşturuyor.
Köyün ismi çok fazla değişikliğe uğramış. Ildır’ın başkent olduğu dönemlerde Başköy denirken sonra Sıradamlar ve en son ise Barbaros köyü olmuş. Tabi her birinin hikayesi bulunuyor.

Köyün kuruluş hikayesi , çok eski zamanlarda Başköy’de veba salgını yaşanmış ve köy halkı bir hayvan keserek etini değişik yerlere dağıtmışlar. Etin bozulduğu yere de köyü kurmuşlar. İşte o köy bu köy oluyor. Çatısı topraktan , sıra sıra ev yapmışlar ve bu köyün adı Sıradamlar olmuş.

1933 yılına kadar bu köyde doğup ölenlerin yeri Sıradamlar olarak geçiyormuş. 1933 yılında yeni bir olay yaşanmış ve köyün ismi değişmiş. Bir rivayete göre , köye bir vali gelmiş ve köy halkından imece usulü bir yol yapmalarını istemiş. Köy halkı ise buna güçlerinin de paralarının da olmadığı söylemiş. Vali de onlar eşlerinizin kıyafetlerini altınlarını satın ve bu yolu yapın deyince , köy halkı iyice sinirlenmiş ve valinin üzerine yürümüşler. Vali de köy halkının çok barbar olduğunu söyleyip bu köyün adını Barbaros olarak değiştirmiş.
Diğer bir rivayete göre ise , eski dönemde rum ve yunan halkının bulunmadığı köylere Barbaros ismi verilirmiş. Bu köyde de sadece türk halkı bulduğu için isminin Barbaros olduğu söyleniyor.

Köyün turizm ile buluşma hikayesine benim en çok ilgimi çeken hikaye olmuştu. 1970’li yıllarda Norveçli turistler tarafından bu köy ziyaret edilir ve bir valiz yolda düşer. Köy halkı bu valizi bulur ve evlerine alır ancak valizi açmazlar. Valizini kaybeden turist ise gazeteye ve radyoya ilan verir. Bu ilanı duyan köy halkı , turist ile iletişime geçip valizi ulaştırırlar. Norveçli turist valizini açıp baktığında herşeyin yerli yerinde olduğunu görünce çok şaşırır ve köy halkına bir iyilik yapmak ister. O günden itibaren köye Norveçli turistler her yıl gelmeye devam eder , böylece köy turizme açılmış olur.

2000 yılına kadar Norveçli turistler gelmeye devam etse de sonra köy sessizliğe bürünür. Türkiye’de çekilmeye başlayan ege dizileri sayesinde tekrar canlılık kazanır. Kalbim Ege’de Kaldı dizisinin bu köyde çekilmiş bir çok sahnesi bulunuyormuş. Fatmagül’ün Suçu Ne , Hayat Sevince Güzel gibi diziler için bu köy set olarak kullanılmış. Bu diziler sayesinde de yerli turist bu köyü ziyaret etmeye başlamış.

Son zamanlar da Barbaros Köyü denilince ilk akla gelen Oyuk Festivali oluyormuş. Biz bu köye gelmeden önce hiç duymamıştık. İstanbul’dan gelip bu köye yerleşen bir çift Çınaraltı adında bir kafe açarlar ve köye canlılık gelmesi adına bir festival düzenlemeye karar verirler. Demet Hanım evinin bahçesine korkuluk yapmış ve korkuluk bu köyü simgelerinden biri olmuş. 2016 yılından itibaren üç gün süren festival yaz aylarında düzenlenmeye devam ediyor.
Köy Kahvesi.
Festivalde korkuluk yapıp , yarışıyorlar ve sonra da sokaklarında sergiliyorlar. Organik tarım yiyecekleri ve içecekleri yeyip içiyor ve satıyorlar.
Barbaros Köyü’nün simge evlerin kapılarında bulunan korkuluklar. Evlere ve hatta sokaklara çok farklı bir hava katmış olan korkulukların her biri ile fotoğraf çekinmeden geçemiyoruz doğrusu. Her biri birbirinden güzel. Tabi bazısı da korkutucu olabiliyor. :)

Köy yaşantısı az da olsa devam ediyor. Köy kahvesinde güzel sohbetlere kulak misafirliği yapıyoruz. Köy insanları sıcakkanlı. Hatta bazısı o kadar çok sıcakkanlı ki , evlerinin kapısında çat kapı yazıyor. Bunun anlamı ise istediğiniz zaman evin kapısını çalıp ziyaret edebilirsiniz. :)

Köye İstanbul’dan gelip yerleşen kişi sayısı gün geçtikçe arttığı için köy yaşantısı giderek kayboluyormuş. Ev fiyatlarında artışa neden oluyormuş. Köyde organik tarım yapılmaya devam ediyor ve bunu gelen turistlere satıp gelir kaynağı olarak kullanıyorlar. Fakat benim dikkatimi çeken şey, hiçbir teyze bana almam için ısrar etmedi.  Kısa bir sohbet sonrasında teyzelerin o güler yüzlülüğü sayesinde ürünlerini almadan edemiyorsunuz.

Köyün girişinde bir Mehmetçik heykeli görüyoruz ve altında birçok şehidin ismi yazıyor. Sonra öğreniyoruz ki Çanakkale Savaşı’na bu köyden 40 asker gidiyor ve sadece 4 kişi geri dönüyor. Şehit düşen askerler için yapılan bir anıt bu Mehmetçik heykelinde.

Barbaros köyünün sokaklarında gezinirken yaşlı bir teyzeye denk geliyoruz. Bu teyze burda doğmuş ve büyümüş ve çocukları ile birlikte bu köyde yaşantısına hala devam ediyormuş. Edindiğimiz bilgilere göre bu köyde okuma yazma oranı yüksek. Birçok kişi üniversite mezunu veya yüksek lisans yapmış , iyi yerlere gelmiş kişiler. Hatta köy o kadar çok okuma yazmaya önem veriyor ki birde kütüphanesi bulunuyor.

Barbaros Köyü , İzmir’e 55 km , Urla’ya 22 km mesafede. Urla’dan Alaçatı istikametine giderken hemen yolunuzun üzerinde bulunuyor. Bu yüzden bu köye uğramadan geçmemelisiniz.

Barbaros Köyü , her evin kapısında bulunan korkulukları ile ,
Güzel yüzlü , sıcakkalı köy halkı ile ,
Eğlenceli yapılan Oyuk Festivali ile
Eşsiz hikayeleri ile ziyaret edilmeye değer bir köy.
Böyle bir köyü ziyaret ettiğimiz için çok ama çok mutluyum.
Sizlerden gidenler var mı ?
Veya gidecek olup aklına bir şey takılan ?
Yorumlarınızı bekliyorum.
İyi gezmeler…
Barbaros Köyü Kedisi :)

 İnstagram : minebasarn
Facebook : Mine Başaran
Mail : minebsrn4@gmail.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder