Side hem muhteşem kumsalları ile bir tatil kenti hem de
tarihi kalıntıları ile bir antik kent.
Birbiri içine girmiş deniz ve tarih şehri olan Side’nin biraz da
tarihinden bahsedelim.Bir önceki yazım da kumsalı denizi ile ilgili bilgileri sizinle
paylaşmıştım. Side denince ilk akla gelen şey Side Antik Kenti ve Apollon
Tapınağıdır.İşte şimdi bunlardan bizim gezme sıramıza göre sizlere
bahsedeceğim.
Antik Kentin kısaca tarihine baktığımızda kimler kimler
geçip gitmiş buralardan diyeceksiniz. M.Ö. 7 yy dayanan bir tarihe sahip bir
liman şehiri. O dönemde dünyanın sayılı kentlerinden biri olarak kabul
ediliyormuş. Yunanlılar , Lidyalılar , Persler, Suriye Krallığı, Romalılar gibi
bir çok medeniyetin hakimiyeti altına girmiş. Bu yüzden bir çok medeniyetten
izler taşıyan bu şehiri gezmek eşsiz bir deneyim.
Biz gezintimize sahilden devam ettiğimiz için ilk karşımıza
çıkan Devlet Agorası oluyor. 2.yy da
inşa edilmiş bu alan o dönemlerde şehrin yönetim merkeziymiş. Şehirde iki adet
sütunlu cadde bulunuyor. Bir tanesi şehrin surları yönünde devam eden cadde
iken bir diğeri arabaların geçtiği ve tiyatroya çıktığımız cadde. Biz ilk
olarak yürüyüş yolu olan Sütunlu Caddeden geçtik.
Sütunlu caddeden devam edince karşımıza antik kent surları
çıkıyor. Doğrusu tüm bu tarihi kalıntıların korunmamış olması bizleri çok üzüyor.
Şehrin ana giriş kapısı sayılan Anıtsal Çeşme’de buluyoruz kendimizi. Bu
çeşme eskiden , deniz ticaretinin başladığı dönemde kutlamaların yapıldığı
yermiş bu üç bölmeli bir çeşme.
Arabaların geçtiği sütunlu caddeden devam ettiğimizde
caddenin iki yanında bulanan küçük odacıklar şeklinde bulunan dükkanlar ve
evler bulunuyor.
Az daha ileride ise
karşımıza Konsollu Ev ve Peristilli Ev çıkıyor.
Yolumuza devam ettikçe Antik Tiyatro’yu daha yakından
görmeye devam ediyoruz.
Fakat tiyatrodan önce hemen önünde bulunan Ticaret
Agorasından bahsetmemiz gerekiyor. Ticaret Agorası 2. Yy aitmiş. Bu bölüme
girmek ne yazık ki yasak. Agorayı uzaktan gördüğümüz kadarıyla ortada bulunan
yuvarlak yapının ismi ise Tykhe Tapınağıymış.
Ticaret agorasının hemen karşısında bulunan Side Müzesi
dikkatimiz çekiyor ve ve hemen yolun karşısına geçiyoruz.
Müze olarak
kullanılan bina da aslında yine 2. Yy da Agora Hamamı olarak inşa edilmiş bir
binaymış. Günümüzde ise müze olarak ziyaret açık.
Müze içerisinde 5 salon ve
bir bahçesi bulunuyor. Güzel bir şekilde
düzenlenmiş olan müzede dönemin kalıntıları olan ; çanaklar , kaseler ,
yüzükler , kolyeler , heykeller , tabletler, amforalar , gemi çapaları,
sikkeler , heykel başları gibi birçok güzel kalıntılar bulunuyor.
Bu arada
müzeye müze kart ile giriş yapabiliyorsunuz fakat müze kartınız yoksa giriş
ücreti 10tl. Müze içerisinde hediyelik eşya satan herhangi bir büfe bulunmuyor.
Onun yerine parayı atıp makineden alabileceğiniz hediyelikler bulunuyor. :)
Müzeden çıktığınızda solunuzda Vespasianus Anıtı
bulunuyor. Anıtın hemen yanındaki büyük
kapı ise oldukça dikkat çeken bir yer oluyor.
Yolumuza devam ettiğimizde karşımıza Antik Tiyatro çıkıyor.
Ve sonunda en çok merak ettiğimiz alana giriş yapmak için sabırsızlanıyoruz. Antik Tiyatroya giriş ücretli , ücreti ise 20tl. Fakat müze kartı geçerli o
yüzden sizler buraya gelmeden önce müze kartı çıkarmalısınız. :)
2. yy da inşa edilmiş tiyatro , o dönemlerde 15 binden fazla
kişiye ev sahipliği ediyormuş. Tiyatro tipik bir Roma döneminin özelliklerini
taşıyor. Aslında yapım tekniği açısından Roma mimarisine , yarım daire
olmasından dolayı da Bizans mimarisine yakın bir yapı olarak söyleniyor.
Sahne
binası ise üç katlıymış fakat ne yazık ki çok fazla korunmuş olduğunu
söyleyemeyeceğim. Bu tiyatroda o dönem de gladyatör ve hayvan dövüşleri için
kullanıldığı bilinmektedir.
Antik Tiyatrodan ayrılmakta zorlanmış olsak ta yolumuza
kaldığımız yerden devam ediyoruz. Tiyatro çıkışında sola doğru devam
ettiğimizde karşımıza hediyelik eşya mağazaları çıkıyor. Ve yolun sonunda da
kendimizi sahilde buluyoruz tekrar. Levhaları takip ettiğimizde ise kendimizi
Apollon Tapınağında bulunuyoruz.
Apollon Tapınağı 2. Yy da inşa edilmiş. Bu tapınak adını ise
ışık , güzellik ve sanat tanrısı olan bilinen baş tanrı olan Apollon’dan alıyor. Roma Barışı olarak bilinen dönemde inşa
edilmiş iki tapınaktan biridir Apollon Tapınağı. Oldukça büyük bir yapı ve
sütun başlıkları korint şeklinde.
Tapığın bir tarafı tarihi kalıntılar
bulunurken diğer tarafında denizin sesi kokusu ile kendine aşık ediyor. O an
ordan ayrılmak istemiyoruz.
Tapınağın arkasında bulunan tarihi kalıntılar ise Athena
Tapınağı ve Güney Bazilikası. Fakat bu iki bölümde tellerle çevrili olduğu için
o alana girmek mümkün olmuyor.
Kendimizi biraz Side limanında yürüyüşe veriyoruz ve
yazımızı burda sonlandırıyoruz.
Side Antik Kenti gezilip görülmesi gereken güzel bir antik
kent. Fakat ne var ki biraz daha korunabileceğini
düşündüğümüz bir antik kent. Umarız en yakın zaman da turizm bakanlığı bu antik
kenti biraz daha fazla korumaya alır.
Sizlere fotoğraflar ve yazılarla Antik Kenti gezdirmeye ve
bilgi aktarmaya çalıştım. Bir sonraki yazımızda Manavgat Şelalesinden
bahsedeceğim ve Side gezimizi sonlandıracağım.
Umarım bu yazı sizlere ilham olur ve sizde Side’ye küçük bir
gezinti yaparsanız. :)
İyi gezmeler…
Side Antik Kent Köpeği :) |
İnstagram : minebasarn
Facebook : Mine Başaran
Mail : minebsrn4@gmail.com
Mail : minebsrn4@gmail.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder