Biz iki deli sevgili 14 Şubat için ne yapsak diye
düşünüyorduk. İkimizde gezi manyağı olduğumuz için artık birbirimize hediye
almak yerine gezi turlarını takip ediyorduk. 14 Şubat için de aynı yılbaşında
olduğu gibi araştırmalara girdik. Genelde tüm gezi acentaları Bursa – Uludağ’ya
götürüyordu. Bizde Antalya’ya gittiğimiz gezi acentasıyla Uludağ’ya gidelim
diye karar verdik ve gittik paramızı verdik.
Sömestr tatilinde Çorlu’daydık. 8 Şubat gibi Eskişehir’e
geldik. Tabi hava değişimi , birde soğuk günlerden dolayı ben franşit olmuştum
, antibiyotiklerle zor ayakta duruyordum. Cuma gününe geçer diye bekledik ama maalesef
franşit hiçte kolay geçmiyormuş. Dolayısıyla Uludağ gezimizi 1 hafta ertelemek
zorunda kaldık.
14 Şubat’ı hasta olsam da tabi ki de boş geçirmedik. Eskişehir’de
gezindik , dışarıda yemek yedik ve tüm günü güzel bir şekilde geçirdik.
20 Şubat günlerden Bursaydı. Beni öldürseler sabah 5 te kalkmazdım ama işin ucunda gezi olunca hemen fırladım tabi :) Saat 06.30 da Eskişehir’den Bursa’ya doğru yola çıktık. 3 saatlik yolculuğumuzun sonunda Cumalıkızlık köyüne geldik.
Otobüsten indiğimiz yer köy meydanıydı. Burada Köylüler hediyelik eşyalar, meyveler, sebzeler, reçeller, peynirler, ballar vb birçok şey satıyordu.
 |
Cumalıkızık Köy Meydanı |
Köyün neden bu isimle anıldığına gelirsek ; "Uludağ'ın
etekleri ile vadiler arasında sıkışıp kalan köylere "kısık"
kelimesinden gelen kızık adı
verilmiştir."Bir söylenceye göre kızık köylerindeki köylüler cuma namazı
için burada toplandıklarından bu köyün adının Cumalıkızık olduğu;
bir başka söylenceye göre de Osman Bey, köyü Cuma günü kurduğu için bu köye Cumalıkızık adını
vermiş olduğudur.
 |
Cumalıkızık Köyü Taşlı Sokakları |
Bizim köyde pek fazla zaman geçirmeye vaktimiz olmadığı için
köyü taşlı sokaklarını pek gezemedik. Sadece köy kahvaltımızı yapıp Uludağ’ya
çıkacaktık. Meydandan kahvaltı yerine kadar yürüdüğümüz yoldan anladığım şu ki
çok eski zamanlardan beri varmış bu şirin köy.
Kahvaltı yerimiz ise tahmin edeceğiminiz gibi tarihi bir
evinin üst katında, yanan sobanın yanında yer sofrada kahvaltıydı. Kahvaltıda
en çok beğendiğim şey sıcak süt ve çay oldu. Uzun zamandan sonra sıcak bir
ortamda böyle bir kahvaltı etmek inanılmaz keyif vericiydi.
 |
Cumalıkızık Köyündeki Kahvaltımız |
Köy meydanın da biraz gezindikten sonra ne yazık ki Cumalıkızlık köyünden ayrıldık. Uludağ’ya doğru çıkarken şehir merkezinde bir markette durup bir şeyler aldık. Çünkü organizatörün dediğine göre Uludağ’da bulunan kafeler marketler çok pahalıymış. Ee bizde öğrenci olunca organizatörümüz bize böyle bir iyilik yaptı. İyi ki de yapmış çünkü gerçekten çok pahalıydı her şey.
 |
Kayak Takımlarımız Aldığımız Yer |
Uludağ’ya geldiğimizde etraf çok kalabalık ve bembeyazdı.
Çok heyecanlıydım ne yapıcam nasıl olucak diye düşünmekten kendimi alamıyordum.
İlk olarak organizatörümüzün ayarladığı yerden kayak takımlarımızı aldık. Aldık
ama nasıl aldık. Kayak botlarımı ayağıma bir giydirdiler ayağımı
kaldıramıyorum. Aman allahım çok ağır bunlar. Bırak kaymayı yürüyemiyordum
bile. Ama gelmiştik bir kere yapmadan dönmek olmaz dedik ve dayanabildiğimiz
kadar dayandık. Neyse giydik botlarımızı sonra birde botları kayaklara
bağladılar ki öyle ayak hiç yerden kalmıyordu. Bi aralar paten kullanıyordum
ama o bu kadar ağır değildi ki. Neyse her şeyimiz tamamdı artık. Tek sorun
kayak yerine biraz uzak olmamızdı. Uzak derken kayak takımınlarını aldığımız
dükkan en uzaklarından biriydi. Yavaş yavaş yürüyerek gittik kayacağımız yere. Kayak
derslerini bize Organizatörümüz verdi. Tek
söylediği şey ayaklarımız dağ paralel olucak. Paralel olsa da olmasa da
ayağımızdaki 10 kg’luk kayaklarla duramıyorduk. Birer birer herkes kaymaya
başladı. Güzel kayanların fotoğrafı çekiliyordu ama kimse o duruma gelemeden
kendini yerde buldu.
Ben ise daha hoca neler yapıcağımızı anlatırken kendimi
yerde buldum. :) Tabi o an gülmekten bir süre kalkamadım. Sonra herkes kafasına göre kaymaya
başladı. Bizde erkek arkadaşımla 3 – 4 düşmeden sonra artık yeter diyerek
çıktık. Kayak yapmak güzel bir aktivite ama onun için alışmamız gerekiyordu. 2
saat içinde öğrenemezdik. Ama ikimizde çok eğlenerek yaptık kayıp düşmeyi. :) aslında düşmemizin
diğer bir sebebide alanın küçük olmasıydı. Çünkü hepimiz aynı alanda ve düşüpte
yerden kalkamayan çok kişi vardı. O yüzden ona çarpmamak için kendimizi hep
yerlere attık.
 |
İlk Düşmemizden Sonra |
 |
Dağ paralel :) |
Kayak takımlarımızı çıkardıktan sonra ikimizde teleferiğe
binmeyi çok istiyorduk. Gördüğümüz ilk teleferik yerine sorduk ama havadan
dolayı telefiriği kapalı olduğu anca telefije bineceğimiz söylendi. Sıranın çok
uzun olmasına rağmen biz bekledik ve bindik. İyi ki de binmişiz çünkü inanılmaz
güzeldi. Yani orada yaşadıklarımı tarif etmem imkansız.
Tabi bizden başka telefije binen olmadığı için birazcık
otobüse geç kaldık ama çok sıkıntı olmadı. Saat 15.30 gibi Uludağ’da aşağı
indik ve Uludağ Milli Parkında mangal yakarak akşam yemeğimizi yedik.
 |
Telesiyeje binmeden önce |
 |
Telesiyejden gördüğümüz küçücük çocuğun kayak yapmasına hayran kaldık |
 |
Önümüzdeki telesiyejler :) |
Bursa merkeze doğru ilerlerken ilk durağımız Ağlayan Çınar Ağaçı oldu. Bursa Gölyazı köyü meydanında gövdesinde özsuyu aktığı için ağlayan çınar adını almıştır.1998 yılında 725 yaşında olarak tescil edilmiş, muhteşem bir ağaç. Gölgesinin 400 metre olduğu söyleniyor. Orada bir fotograf molası verdikten sonra merkeze doğru devam ettik.
 |
Doğu Ağlayan Çınar |
 |
Doğu Ağlayan Çınar Bilgileri |
Ulu
caminin orada otobüsten indikten sonra Ulu camiyi gezdik.Osmanlı Devletinin dördüncü padişahı Yıldırım Bayezit Han,
Haçlılarla 1396 yılında Niğbolu savaşının yapmıştı. Rivayete göre savaş öncesi
Allah’a dua etmiş ve zafer gerçekleşirse yirmi cami yaptıracağı vaadinde
bulunmuştur. Zaferi kazanınca da bu vaadini yerine getirmek istemiştir. Bu
niyetini damadı olan Seyyid Emir Sultan Hazretleri’ne açar. Emir sultan ise 20
cami yerine, müminlerin toplanmasına vesile olacak 20 kubbeli bir cami
yaptırmasını padişaha teklif edince, Padişahta yirmi kubbeli ulu camiyi
yaptırmaya karar verir. Türkiye’deki Ulu camilerin en büyüğü olan ve yaklaşık
beş bin kişinin namaz kılabildiği Ulu cami 1399 yılında ibadete açılmıştır. Ulu Cami’ye girdiğimizde dikkati ilk
çeken, caminin ortasında camekanlı kubbenin altında büyük bir şadırvanın
olmasıdır. Rivayete göre, bu şadırvanın yerinde yaşlı bir kadının evi varmış ve
kadın bütün teklif ve ısrarlara rağmen evini vermek istememiş. Onun için
sonradan alınan bu yer ‘’kadının rızası olmadan namaz kılınması doğru olmaz’’
düşüncesi ile ilk etapta caminin iç avlusu şeklinde boş bırakılmış olup,
sonraları buraya bugünkü şadırvan yaptırılmıştır.
 |
Ulu Cami - Şadırvan |
 |
Ulu Cami Girişi |
 |
Zafer Plaza |
Daha sonra Zafer Plazaya doğru devam ettik. Bursa’nın
çarşısını da gezmiş olduk böylece. Zafer Plaza dediğim piramit şeklinde yapılan
alışveriş merkezi. Doğrusunu söylemek gerekirse şuana kadar gittiğim en kötü
alışveriş merkeziydi. Çünkü çok havasız ve basıktı. Bizde bu yüzden son katına
çıkıp terasında birer kahve içerek dinlendik.
Bursa’nın havası oldukça temiz ve güzel geldi bize. Bu arada
iyi ki geçen hafta gelmemişiz çünkü çok kalabalıkmış, hiç bişi anlamazmışık.
Hemde geçen hafta hava çok soğukmuş bu hafta güneşli ama yine de biraz serin
bir hava olmasına rağmen çok güzel bir gün geçirdik.
Otobüsümüze doğru dönerken Bursa’nın tramvayını da görmüş
olduk. O da yeşil renkti tabi ki :)
 |
Bursa Tramvayı |
Böylece Bursa gezimizinde sonuna gelmiş olduk. Hafta sonumuz
anca bu kadar güzel olabilirdi. İyi ki gitmişik. :)
Not : Fotoğraflar kötü olduğu için kusura bakmayın , acale ettiğimiz için ancak bu kadar oldu :)
Sevgiler ...
İnstagram : minebasarn
Facebook : Mine Başaran
Mail : minebsrn4@gmail.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder