Etiketler

1 Mart 2018 Perşembe

İzmir Gezisi – Kadın Müzesi , Kemeraltı Çarşısı, İnönü Müzesi , Etnografya ve Arkeoloji Müzesi , Saat Kulesi , Atatürk Evi , Kıbrıs Şehitleri Caddesi



Uzun zamandır İzmir gezisi yapmayı düşünüyorduk. İzmir’de kalsak mı yoksa günübirlik mi gitsek, nereleri gezsek diye düşünürken plan yapmaya karar verdik. Her zaman olduğu gibi seçenekler oluşturduk ve hangisinin bize uygun olacağını düşünüp seçeneklerimizin arasından seçim yaptık.
Öncelikle trenle gitmeye karar verdik. Hem tren yolculuğunu sevdiğimiz hem de yol parasının daha ucuz olduğu için tren ile İzmir yolculuğumuzu yaptık. Size kısaca neden treni tercih ettiğimizi söyleyecek olursam ; otobüs ile yolculuk 6-7 saat sürüyor ve bilet ücreti 65 tl , tren ile yolculuk ise 12 saat sürüyor bilet ücreti ise 30 tl. Saat olarak iki katı olsa da fiyat olarak da yarıya düşüyor. Tren saatlerininde bizim için çok uygun olduğunu göz önünde bulundurunca treni tercih ettik.

Hotel araştırmalarında ise merkezde olması istediğimiz en önemli kriterdi. Beğendiğimiz hotelleri araştırdığımızda bulunduğu mevkii olarak pek önerilmeyen bir yerdi. Bu yüzden günü birlik gitmeye karar verdik. Gezi sonunda ki düşüncemiz de iyi ki günübirlik yapmışız dedik. :)

Gezi günü geldi ve çattı. 16 Şubat akşamı 23:30 Eskişehir kalkışlı trenimize binip yola koyulduk. Tren yolculuğumuz çok rahat ve güzeldi. Bizim şansımıza ne yazık ki trenimiz bir buçuk saat rötar yaptı ve saat 13:00’da İzmir Basmane Gar’daydık. Geçirdiğimiz 13 saatin çoğunda uyuduk , bir kısmında kitap okuduk , bir kısmında camdan dışarısını izledik , bir kısmında müzik dinledik , sohbet ettik. Kafamızı dinlendirdiğimiz harika bir yolculuk oldu.


Basmane Gar’dan indiğimiz gibi karşımıza çıkan tabela ile Radyo ve Demokrasi Müzesine doğru yola çıktık. Fakat öncesinde karşımıza Kadın Müzesi çıktı. 2014’te açılmış olan müze , Anadolu kadınının unutulan geçmişini , gücünü tüm dünyaya hatırlatmak amacıyla açılmış bir müze. Ne yazık ki yine dışarıdan görmek ile yetindik çünkü kapalıydı.

Sonrasında müzenin bulunduğu yerden dolayı orada daha fazla kalmamayı tercih ettik. Bu yüzden çok fazla şansımızı zorlamadan Google Maps’ten bakarak Kemeraltı Çarşısına doğru yola koyulduk. Hepsi birbirine çok yakın yerler olduğu için sürekli yürümeyi tercih ettik. Kemeraltı Çarşısına doğru yol alırken karşımıza İzmir Agorası çıktı. 

Agora toplanan yer , kent meydanı, pazar yeri anlamına geliyor. İzmir agorası , M.Ö. 4yy'da Antik Smyrna Kentinin taşındığı Pagos'un kuzey yamacında bulunan , dönemin önemli devlet agorasıymış. Günümüzde pekte gezilen bir yer değil. Çünkü birçok yapı yıkılmış ve bahçe içerisine girilmesine izin verilmiyor. 


Hafta sonu olduğu için Kemeraltı Çarşısı inanılmaz kalabalıktı. Bu yüzden bizde İzmir magneti ve kar küresi alıp orda daha fazla zaman kaybetmek istemedik.  Kemeraltı çarşısı Antik Dönem zamanında yapılmış olup , günümüze kadar uzanıyor. İçerisinde çeşmeler, hamamlar , mescitler ve birçok dükkanlar bulunuyor.



Yürüdüğümüz sırada karşımıza tabelalar çıktı ve bu kez İnönü Evi’ne doğru yola koyulduk. 1884 yılında İsmet İnönü’nün doğduğu evi dışarıdan görmek ile yetindik. 1999 yılından itibaran ziyaretçilere açılan bu evde İsmet İnönü’ye ait eşyalar ve giysiler sergilenmekteymiş. Bizim şansımıza malesef bu müze de kapalı çıktı.



Bu kez rotamızı Etnografya Müzesine doğru çevirdik  ve tek istediğimiz şey müzenin açık olmasıydı. Kısa bir yürüyüş sonunda muazzam bir yapıya sahip olan müze karşımız çıktı. Etnografya ve Arkeoloji müzesi aynı bahçe içinde , karşılıklı konumdalar. 


Biz ilk olarak Etnografya müzesini gezmeyi tercih ettik. 1831 yılında inşa edilen bu bina Hastene ve Manastır olarak tasarlanmış. Sonrasında doğumevi, üniversite ve yetimhane gibi zaman içinde değişikliklere uğramış.


1984 yılından itibaren de müze olarak hizmet vermeye başlamış. Müze içerisinde nalıncılık, teknecilik , çömlekçilik, halı dokumacılığı , eczane gibi bölümler bulunuyor.  




Arkeoloji müzesinde ise heykeller , büstler , portreler sergileniyor. Müzenin deniz manzarasını görünce artık dayanamayıp kendimizi kordona atmak istedik.



Denize doğru yol alırken İzmir’in simgesi olan saat kulesi karşımıza çıktı. Konak meydanında yer alan Saat Kulesi Osmanlı Padişahı Sultan 2. Abdülhamit tarafından 1901 yılında yapılmış. Gittiğimiz şehirlerde saat kulelerini görmeyi sevdiğimiz için buraya uğramazsak olmazdı. Sırada denizin keyfini sürmek vardı.


Konak kordonından Alcancak’a doğru yola alırken denizin o temiz havasını içimize çektik. Güzel bir yürüyüş yapmış olduk. 

Kordonda yürüyüş yaparken Zübeyde Hanım Gemisi'ni gördük. İçerisine girmeyi çok istesekte ne yazık ki başarılı olmadık , dışarıdan görmek ile yetindik. 1987 yılında suya indirilmiş gemide denizcilik ile ilgili malzemeler bulunuyormuş. Zübeyde Hanım Gemisi günümüzde eğitim gemisi olarakta kullanıma açılıyormuş. 


Yürüyüş sırasında Atatürk Anıtı’nı da görmüş olduk. 1932 yılında Milli Mücadele’yi temsil etmek üzere inşa edilmiş. Fakat onun değerini bilmeyen arkadaşlar sayesinde fotoğraflamamız hiçte başarılı olmadı.


Kordondan yolumuza devam ederken diğer durağımız Atatürk Evi oldu.  İzmir’e geldiğinde bu evde kalan Mustafa Kemal Atatürk 1923 yıllarında İzmir iktisat Kongresini burada toplamış ve çalışmalarını bu evde yapmış. 




Atatürk’ün bulunduğu evde geziyor olmamız ise tüylerimizi diken diken ediyordu. Atatürk’ün kullandığı eşyaları bu evde sergileniyor.





Kordonda yürüyüşümüze devam ettikçe kendimizi artık Alsancak’ta bulduk. 
Alsancak’taki meşur Kıbrıs Şehitler caddesinde bulunan İzmir’in meşhur boyoz ve Bomba’sını yemek için yöneldik.

Arkadaşım Esra’nın önerisi üzerine boyozun ilk adresi olan Dostlar Fırın ilk durağımız oldu. 1983 yılından beri hizmet veren fırın bizim gibi boyoz severleri davet ediyor. :)Sade boyozun yanında peynirli , patatesli , pırasalı , zeytinli , çikolatalı gibi bir çok çeşidi bulunuyor. Bizim tercihimiz sade boyoz oldu. Fırından yeni çıktığı için sıcak olan boyozu bir kerede yedik ve çok beğendik. Boyoz dediğin sıcak yenmeliymiş , onu anladık. :)



Boyozu yedikten sonra İzmir’de yeni yeni meşhur olan tatlı bomba yemek için Çelebi Unlu Mamülleri pastenesine doğru yola çıktık. Böyle bir şey olamaz. Nasıl bir tatlı bu. Nasıl güzel. Tarif edemeyeceğim bir şey. Bir çikolata delisi olarak en enen çok beğendiğim tatlı oldu Bomba. Biri İzmir’e gidiyorum dediğin de bomba siparişi vereceğime eminim artık. :)


Kıbrıs Şehitleri caddesini gezinirken birkaç mağazaya da göz attık , sokak sanatçılarını dinleme fırsatı bulduk. Sonrasında yine deniz kenarına attık kendimizi. Eskişehir’de deniz havasını çok özlediğimiz için kalan zamanımızı deniz kenarında geçirdik.

Konak’a doğru kordondan yürürken anı kalması için  anında fotoğraf basan fotoğrafçılar bulunuyor. 2 tl ye bizde bu anı fotoğraflarından çekindik. 


Konak Pier alışveriş merkezinde yemeğimizi yedikten sonra Basmane Gar’a doğru yola koyulduk. 19:20 de kalkan trenimiz sabah 8:00 de Eskişehir’de oldu.


Bir gezimizin daha sonuna gelmiş olduk. Tren yolculuğundan bahsedeceğim ayrı bir yazı yazmayı düşünüyorum. Çünkü bu yazı oldukça uzun oldu. Burada bu yazı bitiyorum ve gezdiğimiz şehirler arasına İzmir’i de ekliyoruz.
Bir sonra ki rotamız neresi olur bilmiyoruz henüz. Ama yakın olacağını düşünüyorum. :)
İzmir’de olan veya gidecek varsa bize bomba getiriiiin. :) Eğer sizde yemediyseniz bombayı yemelisiniiiiz. :)
İyi gezmeler…
İzmir Köpeği :)
İzmir köpeği :)
( Bir sürü kedi görmemize ve sevmemize rağmen fotoğraflarını çekmeyi unutmuşuz :) )




İnstagram : minebasarn
Facebook : Mine Başaran

Mail : minebsrn4@gmail.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder